Kuşlar günümüzden yaklaşık 150 milyon yıl önce Jurassic döneminde ortaya çıkmıştır. Dinozorlardan evrimleştiği yönünde fikirler ortaya atılmıştır. Paleontologların da görüşleri bu yöndedir ve onlara göre bazı dinozorların kalça kemerleri diğer sürüngenlerinkine, bazılarınınki ise kuşlarınkine benzemektedir. Bu da bizde dinozorların sürüngenlerle kuşlar arasında bir geçiş formu olduğu fikrini uyandırmaktadır. Kuşlar günümüzden yaklaşık 150 milyon yıl önce Jurassic döneminde ortaya çıkmıştır.
Dinozorlardan evrimleştiği yönünde fikirler ortaya atılmıştır. Paleontologların da görüşleri bu yöndedir ve onlara göre bazı dinozorların kalça kemerleri diğer sürüngenlerinkine, bazılarınınki ise kuşlarınkine benzemektedir. Bu da bizde dinozorların sürüngenlerle kuşlar arasında bir geçiş formu olduğu fikrini uyandırmaktadır. Dinozorlar çağı da denilen Mezozoik çağ sırasıyla; Triassic, Jurassic ve Kretase dönemlerinden oluşmaktadır. Paleozoik çağın bir dönemi olan Karbonifer (Kömür) döneminde Gondvana ile Lavrasya kara parçalarının çarpışması sonucu Pangea oluşmuş ve Jurassic dönemine kadar bir bütün halinde olup, Jurassic’den itibaren parçalanmaya başlamıştır. Bu parçalanma sonucunda bazı sürüngen ve özellikle dinozorlar denizlere ve gökyüzüne doğru evrimleşmiştir. Bu evrimleşmenin sonucunda önce uçan dinozorlar daha sonra ise kuşlar sınıfı ortaya çıkmıştır.
Bu yeni omurgalı sınıfının ortaya çıkması ile birlikte yeryüzünde timsah kalbi gibi dört odacıklı bir kalp kendini göstermiştir. Fakat timsahlarda kirli ve temiz kan her ne kadar kalpte karışmasa bile kalpten çıkarken panizza kanalı nedeniyle vücuda karışık kan gönderilmektedir. Kısacası timsahlar çok gelişmiş sürüngenler olmalarına rağmen evrim onların da soğukkanlı olması gerektiğini göstermiştir. Ancak kuşlarda durum böyle olmayıp, vücutlarında kirli ve temiz kan ayrı ayrı dolaşmaktadır ve bu da onların ilk sıcakkanlılar olmalarını sağlamıştır. Kuş yumurtalarındaki vitellüs tıpkı sürüngenlerdeki gibi bol ve heterojen olarak dağılmıştır. Bu tip yumurtalara telolesital yumurta denilmektedir. Sürüngenler gibi kuşlar da iç döllenme – dış gelişme göstermektedir ve akciğer solunumu yapmaktadır.
Bu bahsettiğimiz benzerlikler kuşların sürüngenlerden evrimleşebileceğinin göstergesidir. Ayrıca kuş akciğerlerinin; uzun kemiklerin içlerine kadar uzanan hava keseleriyle bağlantılı olması, gaz değişimi sırasında havanın iki kez kullanılmasını sağlamakta ve aerodinamik etkiye neden olarak uçmalarını kolaylaştırmaktadır. Kuşların uçabilmesinin diğer bir nedeni ise kanat yapılarının tıpkı uçaklarınki gibi alçak ve yüksek basınç noktalarını oluşturması ve göğüs kemiğinin gemi iskeletinin ön tabanı gibi yassılaşmış olmasındandır. Ancak deve kuşu ve tavuk gibi uçamayan kuşların göğüs kemiği daha farklıdır. Kuşlarda; sürüngenlerdeki dişler kaybolup, bunun yerine keratinden oluşmuş çeşitli gaga şekilleri evrimleşmiştir. Hepimiz biliyoruz ki kimyasal sindirimden önce iyi bir mekanik (fiziksel) sindirim olmalıdır. İşte kuşlarda dişler yerine mekanik sindirimi gerçekleştiren taşlık adını verdiğimiz bir yapı gelişmiştir. Ayrıca günümüzde, geç jurassic devrinde yaşadığı ve bugünkü modern kuşların atası olduğu düşünülen Archaeopteryx keşfedilmiştir. Bu fosil kuşların dinozorlardan evrimleştiğine iyi bir kanıttır. Kuşların bu inanılmaz evrimi ornitologları ve benim gibi biyoloji ile ilgilenen birçok bilim insanını oldukça şaşırtmaktadır. Unutmayalım ki kuşlar 150 milyon yıldır gökyüzünün hakimi olup, bugün hala bizi heyecanlandırmaktadırlar…
Ahmet Efe KÖSEOĞLU (Genbilim.com)
.






Alıntı: DinosaurWorld.com