Hali hazırda modern okyanuslar günümüzde yırtıcı köpek balıkları, dev ahtapotlar ve süper kalamarla dolu korkunç bir yer. Buna rağmen günümüzde derinliklerde ne bulmuş olursak olalım, hiçbiri Dünya’nın geçmişinde denizlere dolaşan devasa korkunç yaratıkların yanına yaklaşamıyor bile; dev deniz kertenkeleleri, canavar köpek balıkları ve hatta “hiper etçil” balinalar. Bu canlıların yediklerinin yanında insanlar bir çerez bile olamazdı.
Megalodon
Megalodon muhtemelen bu listedeki en tanınmış yaratık; okul otobüsü büyüklüğündeki bir köpek balığı düşüncesini popüler kültürde oldukça sık işleniyor olması nedensiz değil. Hatta Discovery Channel gibi bilimle ilgilenen popüler kanallar dahi bir film canavarı olabilecek bu tür yaratıkları seviyor. Megalodon’un dinozorlarla birlikte aynı dönemlerde var olduğu yönündeki yanlış yaygın düşünceye rağmen onlar 25 ile 1.5 milyon yıl önce yaşamışlardı, yani en son yaşayan dinozordan tam 40 milyon yıl sonra. Fakat diğer yandan bu, ilk insanların Megalodon ile aynı zamanda yaşamış olduğu anlamına geliyor.
Megalodonlar Erken Pleistosen dönemden son buzul çağına kadar sıcak okyanuslarda yaşadılar ve son buzul çağı muhtemelen bu canlıların üreme alanlarını ve besin kaynaklarını yok ederek onların yeryüzünden kaybolmasına neden oldu. Doğa her an her türü ensesinden yakalamaya hazır görünüyor. Belki bizim de!
Liopleurodon
Eğer önceki Jurassic Park filmlerinde de bir akvaryum sahnesi olsaydı ve bu sahnede Jurassic döneme ait daha fazla canlı tanıtılıyor olsaydı, bunların arasında mutlaka liopleurodon da olurdu. Bu canavarların gerçek uzunluğu tartışmalı olmasına rağmen (bazı bilimciler 15 metreden de uzun olduğunu düşünüyor) çoğu, yaklaşık 6 metre uzunluğundaydı ve boyunun tam beşte biri sivri dişlerle dolu bir kafadan ibaretti. Bu devasa canlıların tahmin edilen en “küçük” ağız boyutu bile sizi hala bir bütün olarak yiyebilecek kadar büyük olduğu düşünülürse, bence bu yeterince korkunç bir büyüklük tanımı.
Bilim insanları, bu canlıların yüzgeç modellerini küçük yüzebilir robotlar üzerinde test ettiklerinde bu canlıların pek de hızlı olmadıklarını ortaya koymalarına rağmen, inanılmaz derecede çevik olduklarını keşfettiler. Ayrıca bu yaratığın tıpkı timsahlar gibi kısa ama çok hızlı ani saldırılar yapabildiği de ortaya çıktı ki bu onu maalesef hiçbir şekilde daha az korkutucu kılmıyor.
Basilosaurus
Adına ve görünüşüne rağmen Basilosaurus bir sürüngen değil, aslında bir balina (ve hatta listede en korkuncu bile değil!). Bazilosaurlar, modern balinaların etçil ve yırtıcı ataları olup uzunlukları 15 ile 25 metreye ulaşabilirdi! Çok uzun ve kıvrımlı fiziksel yapısıyla bir yılanın dış görünüşüne en çok yaklaşan balina olarak da bilinmektedir. 25 metre uzunluğunda timsahımsı yılansı bir balina ile aynı okyanusta yüzdüğünüzü hayal edin ve şimdi o sularda güzel bir banyo yapacağınızı düşünerek bir daha korkmamaya çalışın.
Fiziksel kanıtlar, Basilosaurus’un modern balinaların sahip olduğu bilişsel kabiliyetlere sahip olmadığını, yankı yardımıyla yön bulamadıklarını ve sadece 2 boyutta gezinebildiklerini (dolayısıyla derin dalış yapamadıklarını veya ani bir şekilde sudan çıkıp karada av yapamadıklarını) göstermektedir. Bu yüzden bu canavar balina, muhtemelen çok ahmaktı ve en azından siz kıyıda durup dalış yapmaya çalışırken ya da deniz kenarındaki bir uçurumdan yukarı doğru dağ tırmanışı yaparken aniden derin denizlerin karanlıklarından çıkıp sizi kovalayamazdı. Muhtemelen bundan sonra da hiç bir zaman.
Jaekelopterus rhenaniae
Tabi şimdi “deniz akrebi” deyince daha rahatlatıcı olmuyor ama bu tanımlama ile hali hazırda her şeyi daha da korkunçlaştırmak istemiyoruz. Söylemesi ayıp, bu canlı şimdiye kadar yaşamış en büyük iki eklem bacaklıdan birisi oluyor, yani dile kolay 2,5 metrelik zırhlı, pençeli dev bir deniz korkuluğu.
Bir çoğumuz 3-5 cm uzunluğundaki karıncalardan ya da 30 cm büyüklüğündeki bir örümcek düşüncesinden bile korkup aklını kaybederken bir de deniz kıyısında gezinirken bunlardan yaşayan 2,5 metre boyutunda devasa bir yaratığa tökezleyip yere düştüğünüzü var sayın. Tam bir dehşete kapıldınız değil mi?
Ama bu olayın en rahatlatıcı tarafı, deniz akreplerin (Euripteridler), dinozorlardan bile daha önce, tam olarak Permien Triyas Yok oluşunda (yeryüzündeki tüm yaşamın % 90’ını yok etmiştir) nesillerinin tükenmiş olması ve yalnızca bir dereceye kadar normal yengeçlerden daha az korkunç olan at nallı yengeçlerin (Limulidae) hayatta kalmış olması. Herhangi bir deniz akrebinin aslında zehirli olduğuna dair bir kanıt bulunmamakla birlikte, kuyruklarının yapısı modern akreplere benzer; dolayısıyla da bir ihtimal zehirli de olabilirlerdi yani.
Mauisaurus
Mauisaurus (“Maui kertenkelesi”), 77 milyon yıl önce Geç Kretase döneminde bugün Yeni Zelanda olan yerde yaşayan bir plesiosaur türüdür. O dönemin en büyük plesiosaur türü olup belki de aynı zamanda Yeni Zelanda sularındaki en büyük deniz sürüngeniydi. Geçmişte bu cinse sayısız örnek atfedildi, ancak 2017’de yayınlanan bir çalışma Mauisaurus’u lektotipe kısıtladı ve şüpheli olduğunu ilan etti.
Dunkleosteus
Dunkleosteus 9 metrelik etçil bir canlıydı. Köpek balıkları ondan daha uzun süre sonra da yaşamaya devam ettiler, ancak eminim ki bu canavarın yediği canlıların çeşitliliğinin yanında bu sadece küçük teselli idi onlar için. Tıpkı günümüzde kaplumbağalarda olduğu gibi diş yerine, kemikli çıkıntılara sahipti. 1 cm kare başına 1500 kg’lık bir ısırık kuvvetine sahip olmaları onları timsahlar ve T-Rex ile tarihteki en güçlü ısırıklar kategorisinde aynı sıralamaya koyar.
Ayrıca, kafataslarındaki kaslarla ilgili kanıtlara dayanılarak, ağzını saniyenin 50’de 1’i kadar hızla açıp kapatabildiği, dolayısıyla besinleri keskin bir giyotin gibi ağzından içeri yutabildiğine inanılıyor. “Dişleri” oluşturan plakalar balık yaşlandıkça değişerek katı ve sağlam bir çene yapısından bölümlere ayrılmış bir çene yapısına dönüştüğü için avını daha kolay bir şekilde tutmasına izin veriyordu ve bu da onu diğer zırhlı balıkların kemik plaka zırhlarını ısırarak delmesine daha etkili hale getirmişti. Tarih öncesi okyanuslardaki silahlanma yarışında Dunleosteus muhakkak ki yırtıcı bir süper tanktı.
Kronosaurus
Kronosaurus başka bir kısa boyunlu pliosaur olup Liopleurodon gibi tam olarak ne kadar toplam uzunluğa sahip olduğu tartışmalıdır. “En azından” 9 metre uzunluğundaydı ve muazzam ağzındaki en uzun dişin boyu sadece 28 cm’cik kadardı. Eski Yunan Titanlarının kralı olan Cronus’un adını almasının nedeni de budur.
Bil bakalım nerede yaşıyordu? “Avustralya” diye tahmin ediyorsanız, o zaman siz hayatta kalmaya gerçekten çok dikkat eden biri olup aynı zamanda doğru cevabı da vermiş oldunuz. Sadece başının uzunluğu 2,8 metreye kadar ulaşabilirdi. Tam bir modern insanı bir bütün olarak ham yapıp yiyebilir ve başka bir insan için ağzının içinde yine de onun yarısı kadar boş yer bırakabilirdi. Ayrıca yüzgeçleri yapısı günümüz deniz kaplumbağalarınınkine çok benzediğinden yumurta bırakmak için karaya çıkmış olabilecekleri düşünülüyor. Yumurtalarını almak için kimsenin bu tüyler ürpertici yaratığın yuvasını deşip kazmayacağından emin olabilirsiniz.
Helicoprion
Bu köpek balıklarının boyu yaklaşık 4,5 metre uzunluğundaydı ve “dişli bir sarmaldan” yapılmış bir alt çenesi vardı. Yuvarlak bir testere ile bir köpek balığı arasındaki melez bir karışım gibi görünüyordu ve eğer en üst düzey avcıları elektrikli veya motorlu el aletleri ile donatırsanız ortaya ancak böylesi dehşet verici bir canlı çıkabilirdi ve dünyayı korku içinde sarsardı.
Helicoprion’un dişleri, kesinlikle etçil olduklarını ima ederek testere gibi dişli ve tırtıklı bir yapıda oluşmuştu, ancak dişlerin resimde gösterildiği gibi ağzın hemen önünde olup olmadığına dair veya daha geride kalmaları durumunda deniz anaları gibi daha yumuşak yiyeceklerle beslenip beslenmediklerine dair bazı güncel tartışmalar var. Ancak nasıl düzenlenmiş olursa olsun, bu dişli testerelerin çalıştığı ve işini gördüğü çok açık; Helicoprion Permien Triyas yok oluşundan kurtuldu; bu da onun ya bombardımanlar için korunaklar yaratacak kadar zeki olduklarını ya da belki de sadece derin denizlerde yaşadıklarını gösterir.
Livyatan
Bu yazımızın başında “hiper etçil” balinalardan bahsettiğimi hatırlıyor musun? Evet işte burada. Bir katil balina ve bir sperm balinası arasında bir karışım gibi düşünün. Livyatan melvillei, diğer balinalarla beslenen bir balinaydı. 35 cm dışarıya doğru fırlayan bu dişler, şimdiye kadar herhangi bir canlı türünün yemek için kullanabileceği en büyük dişlerdir (gerçi fillerin dişleri bundan daha büyük ve etkileyici görünüyorlar ama onlar yemeklerini parçalamak için dişlerini kullanmazlar). Livyatan’lar Megalodon’la aynı okyanuslarda yaşıyorlardı ve onlarla aynı besinleri yiyorlardı, bu yüzden bu balina gerçekte en büyük yırtıcı köpek balığı ile rekabet etmek zorunda kaldı.
Kafasının 3 metre uzunluğunda olduğunu ve modern dişli balinalarla aynı ses ile yön bulma özelliğine sahip olduklarından bahsetmesek bile, bu özellikler onları karanlık sularda daha etkili hale getiriyordu doğal olarak. Eğer hala yeteri kadar açık olmadıysa bu canavar ismini, İncil’deki dev bir deniz canavarı olan leviathan’dan ve Moby Dick’i yazan Herman Melville’den aldı. Eğer büyük beyaz balinalar bunlardan biri olsaydı, Pequod (romandaki balina avlama gemisinin ismi) ve gemideki herkesi çerez niyetine yerdi.
Dev Vatoz
5 metre boyu, kuyruğunda 25 cm zehirli bir dikeni ve insanlarla dolu bir tekneyi sürükleyecek kadar gücü olan şey nedir? Cevap: prehistorik bir süper balık ve bu balığın Mekong nehri ile kuzey Avustralya arasındaki bölgelerdeki taze ve tuzlu sularda hala olsun gizlice dolaştığı söyleniyor. Vatozlar dinozorların yok olmasından birkaç milyon yıl sonra ortaya çıktı ve türedikleri köpek balıkları gibi hayatta kalma açısından başarılı olduklarını kanıtlamışlardır.
Dev vatozlar, daha önce çokça denenmiş ve gerçek bir antik tasarım kullanıyorlar ancak buna rağmen bir şekilde buzul çağlarından ve hatta Toba yanardağ felaketinden kurtulmayı başarabildiler. Animal Planet’in Nehir Canavarları dizisinde yer aldılar ve her ne kadar dizide baş roldeki ana karakter her şeyi abartmaya meyilli olsa da, bu canlılarla dikkatsiz bir şekilde eğlenmek veya onlarla alaycı bir şekilde oynamaya çalışmak son derece tehlikelidir; hatta siz onlarla dalga geçmekte olduğunuzu fark etmeseniz bile! Zira nörotoksin kaplı dikenlerini uzuvlar vasıtasıyla tamamen atmakla ünlüler. Sanırım, bunun artı tarafı, eğer hala hayattalarsa, en azından bu tarih öncesi deniz canavarları sizi yemeye çalışmayacaktır.