İnsanoğlu ilk ateşi 750.000 yıl önce işler duruma getirdi. Ancak, ateşin ne olduğu sorusunun gerçek cevabını ancak geçtiğimiz 300 yıl içinde bulabildi. İnsanın eski çağların karanlığından kurtuluşu ateşin bulunmasıyla oldu. Ateşin ilk kez ne zaman kontrol altına alındığınıysa kimse bilmiyor. Fransa’daki Escale Mağarası’nda bulunan eski ocaklar, modern insanın atası olan “Homo erectus”un 750.000 yıl önce ateşi kullandığını gösteriyor. Ateşle birlikte, insanlık ısındı ve aydınlandı. Vahşi hayvanlardan korunmasını öğrendi. Ve ateşi tarlaları temizlemede kullandı. Çeşitli uygarlıklar, ateşi kullanmasını öğrenerek çeşitli aletler ve çanak çömlek yapmayı başardılar, metalleri erittiler. Endüstri çağında ise ateş, mekanik işlerde kullanıldı.
İleri teknolojiye doğru atılan ilk ve en önemli adım, hiç kuşkusuz ateşin kontrol edilebilmesiydi… İlk insan için ateş, kendilerine sadece yıldırım, orman yangını ve lav şeklinde sunulan kutsal bir armağandı… Kendileri ateş yakamadıklarından, ilk insanlar yavaş yanan kütüklerle ya da kaplardaki odunkömürüyle ateşi sürekli canlı tutuyorlardı.
Bu büyük ihtimalle ikinci bir buluştu ve taştan tahtadan aletler yaparken tesadüfen ortaya çıkmıştı. İlkel toplumlar üzerinde yapılan araştırmalar, ilk ateş yakma yönteminin “sürtme” olduğunu gösteriyor.
Eskiden Avrupalı köylüler, bir boşluğa tahtadan bir delgi koyar ve elleriyle bunu döndürürlerdi. Bu işlem, delginin çevresine bir ip sarıp, her iki taraftan çekerek hızlandırılıyordu.
Yakan camlar
Eski Yunanlılar, güneş ışınlarını yoğunlaştırmak için mercek ve içbükey aynalar kullandılar. Oyun yazan Aristophanes. MÖ. 423 yılında yazdığı sanılan “Bulutlar” adlı oyununda, yanan merceklerden söz ediyordu. Bundan 200 yıl sonra Arşimet, Sirakuza kuşatmasında Roma gemilerini yakmak için bir ayna kullanmıştı. Yakan camlan Meksika Aztekleri ve Çinliler de biliyorlardı.

Papua-Yeni Gineli kadınlar, kor halindeki kütükleri elden ele geçiriyorlar.
Ateş yakmanın zor olduğu durumlarda en önemli kural, yanan ateşin tamamen sönmesini engellemekti.
İnsanlar ateşe gözleri gibi bakıyorlardı. Korlar ise değerli tohum görevi görüyordu…
Alevlerin gardiyanı…
Bir Paskalya Adası yerlisi ateşi seyrediyor. İnsanın var olabilmesinin önemli bir desteği olan ateş, korumaya, gözetmeye değer bir güç… Modern çağlara gelinceye kadar, yay ve delgi kullanımı gibi ateş yakma yöntemleri büyük ustalık gerektiriyordu…
Vurarak ateş yakma
Vurarak ateş yakma yöntemleri Taş Devrine kadar uzanıyor. Taş Devri insanları, taşlan birbirine vurarak kıvılcım çıkarmayı öğrenmişlerdi. Bu teknik, 5.000 yıl önce demirin bulunmasıyla daha etkili hale geldi. Kuzey Amerika kıtasının en kuzeyinde yaşayan Eskimolar, kuvars ile kükürt içeren demirli piriti birbirine vurarak yavaş yanan bir kıvılcım çıkarmışlardı. Çinliler ise ateşlerini porselen ile bambuyu birbirine sürterek yakıyorlardı. Avrupa’da, 19. yüzyılın ortalarına kadar en etkili ateş yakma yöntemi, çelik, çakmaktaşı ve kav kullanılarak yapılandı.
Ateş yakmada devrim, fosforun bulunmasıyla oldu
1669 yılında bir Alman simyager, gümüşü altına çevirmeye çalışırken şans eseri fosforu ayrıştırdı. Elementin yanma özelliğinden etkilenen bazı 17. yüzyıl kimyagerleri, bunu ateş yakma araçlarının üretiminde kullandılar. Ancak, ortaya çabuk alev alan ve tehlikeli maddeler çıktı. Fosforun çok az bir miktarının bile çok pahalıya satılması nedeniyle ilk kibritler de çok kıymetliydi.
Kibrit denemeleri
Pratik bir kibrit yaratabilme araştırmaları 1781 yılında, bir grup Fransız kimyagerin “fosforlu mum” ya da “eterik kibriti” bulmasından sonra başladı. Fransızlar’ın buluşu, içinde ucu fosfora batırılmış bir kağıt bulunan kapalı cam tüpten ibaretti. Tüp kırıldığında, içeri hava giriyor ve fosforun kendini yakmasını sağlıyordu. Amerika’da kullanılan ve ilkinden daha zararlı olan bir başka buluş da, sülfürik asit dolu bir şişeydi. Sülfürik asitin içineyse kimyasallarla işlemden geçirilmiş ufak kibrit çöpleri atılmıştı.
Rum ateşinin dehşeti…
İlk kez 7. yüzyılda kullanılan Rum ateşi, doğal petrol, zift ve diğer maddelerin karışımından oluşuyordu. Asıl başarısı düşmanı paniğe sokmak olan Rum ateşi, mancınıklar yardımıyla düşmanın üzerine atılıyordu…
İlk kibrit
Günümüzün kibritlerine benzeyen ilk kibritler, 1827 yılında İngiliz eczacı John Walker tarafından yapıldı. O da formülü, askeri roketler yapan Congreve adlı birinden almıştı. Her kutusu 1 şiling olan “Congreve”ler. sülfürle kaplanmış ve ucu potasyum klorüre bulanmış kibrit çöpleriydi. Bunları yakmak için, katlanmış zımpara kağıdına hızlıca sürtmek gerekiyordu.
Walker, buluşunun patentini almadı. Böylece, üç yıl sonra buluşu Samuel Jones tarafından taklit edildi ve ürün piyasaya “Lucifers” adıyla çıktı. Aynı tarihlerde. Charles Sauria adlı Fransız kimyager, nereye sürtülürse yanan ilk kibriti buldu. Bunu. Walker’ın formülündeki potasyum klorür yerine, beyaz fosfor kullanarak başarmıştı. Ancak, beyaz fosforun öldüren bir zehir olması her şeyi değiştirdi. 1845 yılından sonra bu yeni buluşun dumanını mecburen koklayan insanlarda çene kemiği,”nekroz”a uğrayarak çürüyordu. Beyaz fosforun yasaklanması 1906 yılını buldu…
Güvenli kibrit
Bu, İsveçli kimyacı Pasch’ın zehirli olmayan kırmızı ya da amorf fosforu bulmasından 62 yıl sonraydı. Oysa. Pasch’ın buluşu, 1855 yılında vatandaşı J. E. Lundstrom tarafından piyasaya sunulmuştu. Lundstrom’un kibritleri emniyetliydi; çünkü, kırmızı fosfor zehirli bir madde değildi. Bu madde, bir kibritin ucu yerine, yanma derecesi 182 gibi yüksek olan potasyum klorür içeren bir yüzeye sürülmüştü.
Amerika, kibrit teknolojisinde ve güvenlik standartlarında, Avrupa’nın arkasında kaldı. Güvenli kibritler için ilk girişim 1900 yılında oldu. Diamond Match şirketi, Fransız patentini alarak işe koyuldu; ama bu formül pek işe yaramadı. Çünkü Amerika’daki iklim koşulları. Avrupa’dakinden hayli farklıydı. Fransız patentinin, bir bilimadamı tarafından Amerika koşullarına uydurulması 11 yıl aldı.
Amerikalılardan kibrit paketi
Bununla birlikte, Amerikalılar da, kibrit teknolojisinde ve pazarlamasında pek çok ilke imza attılar. 1892 yılında, Diamond Match şirketi, ilk kibrit paketlerini piyasaya sunarak bu konuda öncülük yaptı. Bu buluş, 1896 yılından sonra, kibritler, kibrit kutularında sunulana kadar geçilemedi. Bugün, Amerika’da hâlâ yaygın olarak kibrit paketleri kullanılıyor. Bunların yüzde 90′ı da otellerde ve restorantlarda bedava olarak sunuluyor.
Diğer Amerikan buluşlarına gelince… Kullanılan özel bir solüsyon, kibritin yakıldıktan sonra içten içe yanmaya devam etmesini önlüyor. Bir de suya dayanıklı kibritler var. Bunlar, 8 saat su içinde kalsa bile yanabiliyor.
“Rum ateşi”nden, ateş topu güllelere… Molotof kokteyli’nden bombalara…
Barut bulunmadan önce, savaşlarda basit kundakçılık aletleri kullanılıyordu. M.Ö. 31 yılında Romalılar, Marcus Antonius ve Kleopatra’yı, gemilerine yanan mangal kömürü ve zift atarak yenmişlerdi.
Katı yakıtlarla yapılan yakıcı maddelerle ilgili en önemli sorun, zor tutuşmaları ve çabuk sönmeleriydi. Bu problem, doğal petrol, zift ve sülfür karışımı olan “Rum ateşi”nin bulunmasıyla çözüldü. Rum ateşi, değdiği her yere yapışıyordu. Yunanlılardan, Müslümanlar onların bu sırrını öğrendiler ve Haçlılar’a karşı kullandılar. Rum ateşini Avrupa’ya getiren Haçlılar oldu. Çinliler de buna benzer bir karışım kullanmışlardı. Amerikan İç Savaşı’nda, kömür katranı ve neftyağı karışından oluşan bir sıvıdan yararlanıldı.
Tahta savaş gemileri için en büyük tehlike hiç kuşkusuz ateşti. Özellikle de gülleler ateş topları halinde gemilere düştüğünde… Alev makinelerinin ilk kullanıldığı kara savaşı Birinci Dünya Savaşı’ydı. Molotof kokteyli, 1940 yılında Ruslar’a karşı kullanılmıştı. Kundak bombaları ise ancak ikinci Dünya Savaşı’nda kullanıldı. Bu bombalar elbette ki son derece vahim sonuçlar doğurdu…