“Biyolojik Coşku: Hayvanlarda Homoseksüellik ve Doğal Çeşitlilik”
Susan McCARTY / Çev: İlker ÜNLÜ / İstanbul
Bu kitapta eşcinselliğin doğal kaynağı konusunda doğa sayamayacağımız kadar kanıt sunuyor.
Bilimadamlarının gördükleri karşısında soluğu kesiliyor. Öğrenciler şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlar. Kimse gördüğünü gerçekten tanımlamak istemiyor. Dişi bir maymun bacaklarını diğer bir dişinin beline dolayıp klitoristini diğerininkine sürterken zevk çığlıklar atıyor. Araştırmacı açıklamaya başlıyor: Bu bir tür tanışma ya da barış/uzlaşma davranışıdır. Belki de besin değiş tokuş hareketi; ama bu kesinlikle seks değil. Kesinlikle lezbiyen bir seks değil.
Altı iriboynuzlu yaban koyunu erkeği bir araya gelip birbirlerine sürtünüp, burunları ile birbirlerini dürtüyorlar ve birbirlerinin üzerine çıkıyorlar. Biyolog bunu “Agreseksüel bir davranış” olarak açıklıyor: sadece dominantlık sağlama yöntemi.
Hayvanat bahçesindeki penguenlerden biri diğerine yaklaşıp uysal bir şekilde eğiliyor. Kuşlar neredeyse birbirinin aynısı ve ziyaretçiler hangisinin dişi ya da erkek olduğunu nasıl anlaşıldığını soruyorlar. “Davranışlarından anlayabiliriz” diyor araştırmacı. “Eric, Dora’ya kur yapıyor.” Daha sonra bakıcı Eric’in yumurtladığı haberini veriyor.
Gerçekler bizden hep saklandı. Dağ gorillerinden, kedi, köpeklere ve kobaylara kadar doğa homoseksüel ve biseksüel hayvanlarla dolu. Diğer cinsiyetle hiç ilişkiye girmeyen ve onların davranışlarını kabul eden travesti ya da biseksüel hayat süren hayvanlar var.
Bruce Bagemihl 10 yılını hayvanlardaki alternatif seksüalite üzerine bilgi toplayarak biyolojik bir rapor tutmaya harcadı. 786 sayfalık “Biyolojik Coşku: Hayvanlarda Homoseksüellik ve Doğal Çeşitlilik” (Biological Exubarence: Animal Homosexuality and Natural Diversity) adlı kitabının ilk bölümünde hayvanlardaki homoseksüelliği ve biyologların bunun açıklamasında kullandıkları kaçamak yöntemlerden bahsediyor. İkinci bölümde orangutanlardan, balinalara, meyve yarasalarından sarıasmalara kadar yaklaşık 200 memeli ve kuşta sıra dışı seksüaliteyi tartışıyor.
Bagemihl’in sakin tavrı, bilimsel söyleme çok uygun. Homoseksüel, erkekler arasında sosyal iletişim, çokludişi toplulukları, birleşik seksüalite, izoseksüalite ya da intraseksüalite gibi terimleri kullanmayı tercih eden bazı kimseleri korkutsa da hayvanların niçin gay, lezbiyen ya da ibne değil de homoseksüel ya da biseksüel olarak tanımlanabileceğini açıklıyor. Ancak bu kitap şaşırtıcı derecede yeni fikirlerle de dolu ve sayısız hayvani skandallarla örneklendirilmiş.
Tek kriter sadece şehvet dolu bir seks değil, Bagemihl seksüel olmayan bağlardan da bahsediyor. Dişi grizzly ayıları bazen birlikte seyahat ettikleri, birbirlerini savundukları, yavrularını beraber büyüttükleri ve sanki daha uzun süre beraber kalabilmek için kış uykusunu erteledikleri beraberlikler kuruyorlar.
Herşey sadece duygusallıktan ibaret değil tabiki. Bagemihl ayrıca homoseksüel ensest (tilkiler), tecavüz (albatroslar) ve homofobiyi de (beyaz kuyruklu geyikler) örnekleri ile belgeliyor.Favorileri ise sadece homoseksüel ilişkilerde gözlenebilen özel çiftleşme davranışlarına sahip hayvanlar. Erkek devekuşlarının % 2’si dişileri görmezden gelerek sadece erkeklere kur yapıyor. Erkek deve kuşları yine erkek flamingolar gibi gerçekten seks yaparken görülmeseler de yuva yapıp bazen de yetimleri büyütme görevini üstleniyorlar.
Bazı homoseksüel hayvanlar tek gecelik ilişkiler kurarken bazıları uzun süreli beraberlikleri tercih ediyorlar. Gay ve lezbiyen kazlar beraberliklerini yıllarca sürdürüyorlar. Şişe burunlu yunuslar erkekli dişili çiftler oluşturmasalar da çoğu, diğer erkeklerle ömür boyu süren çiftler oluşturuyorlar. Bazıları sadece erkeklerle ilgileniyor; fakat diğerleri biseksüel ve burun ile genital uyarıma hepsi hevesle katılıyor.
Erkek siyah kuğular kur yapıp uzun süreli beraberlikler koruyorlar. İki erkek kuğu, çok büyük bir bölgeyi diğer çiftlere karşı savunabiliyor. Bazen diğer çiftlerden çaldıkları yumurtalara da ebeveynlik yapmayı imal etmiyorlar.
Kitabı okurken pek çok türün gay olduğu bir bir anlaşılıyor gibi; ama tabi ki konu bu kadar basit değil. Tüm bonobolar ve devekuşlarının %1’i homoseksüel aktivitelere katılıyorlar. Kısaca hayvanlar aleminde inanılmaz bir cinsel çeşitlilik söz konusu. Ancak dünya kesinlikle heteroseksüel hayvanlarla dolu ve çoğu hayvanın cinsel yaşamını henüz gözlemleyemediğimizden saptamalarımızda dikkatli olmamız gerekmekte. Pek çok tür henüz hiçbir şekilde seks yaparken görülmedi. Siyah sırtlı flamebackl er (?) şimdiye kadar sadece erkek erkeğe çiftleşirken gözlemlenmesine rağmen yavrularını köşedeki marketten almadıkları kesin.
Bazı hayvanların niçin biseksüel ya da homoseksüel oldukları konusunda Bagemihl öz bir açıklama getiriyor. Açıkça hem doğa hem büyütülme yanı çevre ve biyoloji önemli rol oynuyor. Farklı Japon makak gruplarının kültürel fark olarak yorumladığı farklı düzeylerde homoseksüel davranış sergilediklerini örnek veriyor.
Bu alternatif cinselliğin yaygınlığını göstermek bir yana Bagemihl, bu önemli bilginin nasıl görmezden gelindiği konusunda ilgi çekici örnekler veriyor. “Zooloji, oldukça tutucu bir alandır ve hayvan homoseksüalitesi üzerinde yoğunlaşmak kimseyi başarıya götürmez.” Bir araştırmacı koyunlardaki homoseksüelliği belgelemesine rağmen yerini tamamen sağlamlaştırıncaya kadar bunu yayınlamamıştır.
Şaşırtıcı olan sık sık gözlemcilerin ne gördüklerini tanımlamaktan aciz olmaları. Dişi ve erkek birbirine çok benziyorsa çiftleşen iki hayvan gördüklerinde üstekine hemen erkek deyiveriyorlar. Penguen Eric buna iyi bir örnek. Daha sonra ismi Erica ‘ya değiştirildi. Hayvanlar bu tür davranışlar içine sık sık girdiklerinden artık araştırmacılar bunu saklayamıyor.
Dürüst biyologlardan biri üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü yaban koyunları erkeklerinin birbirleri ile düzenli olarak seks yaptığı gerçeği ile uzun süre boğuşmak zorunda kalmış. “Erkeklerin gözlerimin önünde homoseksüel ilişkiler sergilediklerini söylemek kesinlikle beni aşan bir şeydi. Bu inanılmaz hayvanların “ibne” olduğunu kabul etmek, Tanrım, inanılır gibi değil”.
Bagemihl, araştırmacıların hayvanların homoseksüel olmayacakları konusundaki ustaca açıklamaları ile dalga geçiyor. Bu sadece dominantlık; saldırganlık; yiyecek için takas; sadece kafası karışık karşısındakinin de aynı cinsiyetten olduğunu anlayamadı; gerginliği azaltma yöntemi; sadece oynuyorlar, ve benim en çok hoşuma giden açıklama: tanışıyorlar.
Dominantlık, yardımcı profesörlerin bulduğu en yaygın bahane. Bagemihl “dominantlık homoseksüel davranışlar için o kadar çok kullanılıyor ki sonunda anlamını yitiriyor” diyor.
Tutsak hayvanlar, hapisanedeki insanlara benzetiliyor. Doğal olmayan bir ortamdaki mahkumlar gibiler bu nedenle de gerçekten homoseksüel değiller. Bazı tutsak hayvanlar “sevdiğinle olamıyorsan olduğunu sev” davranışını uygularken diğerleri de cinsel hayatlarını sona erdiriyorlar. İş özgür doğaya geldiğinde ise bu açıklamalar kendiliğinden çöküyor.
Hayvanların bir diğerinin cinsiyetini anlamaktan aciz olduklarından homoseksüel davranışlar sergilemeleri fikri hayvanları aptal yaratıklar mertebesinde gören geri kalmış bakış açısından başka bir şey değil.
Bazen en iyisi bundan hiç bahsetmemektir. Bir araştırmacı “beyaz kuyruklu geyikler” hakkında 800 sayfalık bir kitap yayınlıyor ve davranışla ilgili bölümden homoseksüel davranışlardan hiç bahsetmiyor.
Amerikan Deniz Memelileri Komisyonu için hazırlanan hükümet raporunda katil balina erkekleri arasındaki homoseksüel ilişkiler basımdan hemen önce siliniyor.
Bilim adamları sevdikleri hayvanları temize çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Gorillerin gay olduğunu öğrendiğimizde onları korumak için daha az mı duyarlı olacağız sizce?
Bonobolar kısmen istisna. Son zamanlarda bonoboların seks hayatları hakkında oldukça fazla bilgi yayınlandı. Bonobolar yenidir; bonobolar zekidir ve en önemlisi bir bonoboyu seks yapmadan bir dakikadan fazla görüntülemek mümkün değildir. Ancak Sue Savage-Rumbaough’un harika “Kanzi: İnsan Zihninin Eşiğindeki Maymun” gibi bonoboların iletişim kapasiteleri hakkındaki popüler kitaplar, zeki ve yaratıcı primatlar izlenimi bırakıyor.
Kanzi ve diğerlerinin kullanmayı öğretildikleri lexigramlar sadece seks hakkında değil. Ancak 67. sayfadaki “buraya gel”den “genital organını yaklaştır”a kadar bonobo seksi süresince hayvanların kullandığı el işaretleri diagramı oldukça ilgi çekici. Tutsak bonobolarca kullanılan bu işaretler Sue Savage ve meslekdaşlarınca keşfedilmiş. “Bu, hayvanlara ilgilendikleri konu hakkında konuşmaya izin vermeyip yeni bir dil öğretmek yapılan en büyük klasik hatalardan biri” diyor Savage.
Alet yapımı konusu ise yine sansüre takılan gerçeklerden biri; özellikle de mastürbasyon yapımında kullanılan aletler. Yunuslar ve kirpiler nesneleri masturbasyon aleti olarak kullanıyorlar. Primatlar ise yine nesneleri bu amaçla modifiye ediyorlar. Dişi orangutanlar bu amaçla doğru boyutta oyuncaklar hazırlarken erkekleri yapraklarda delik açmayı tercih ediyorlar. Dişi makaklar yaprak ve dallardan en az beş seks oyuncağı yapma yöntemi var. Bir maymun elektiriği keşfetse ve bunu vibratörünü çalıştırmada kullansa eminiz bunu da kimse bize duyurmazdı.
Zooloji tüm bu davranışları sapkın, doğal olmayan ve kötü olarak nitelerken Bagemihl tüm bu davranışların sorgulanmasından kaçınılmasını masaya yatırıyor. Homoseksüelliğin bir ortaya koyuş biçimi olduğu biyolojik taşkınlığın teorisini formülize ediyor. Üremenin ve dolayısı ile heteroseksüelliğin her şeyi açıkladığı fikrinin temsil ettiği biyolojik analizi gözden geçiriyor. Biyolojinin artık seksüalitenin açık amaçsızlığını kabul etmek zorunda olduğunun altını çiziyor. Seksüel zevk, kalıtımsal değer taşımaktadır ve daha fazla kanıta ihtiyacı yoktur.
Bu görüşü kanıtlamak için Bagemihl, bekar ve üreme ile ilgilenmeyen hayvanlar ile seksin nadir ve güç olduğu türleri örnek gösteriyor. Tabiki üreme gerçekleşiyor ve doğal seleksiyonun gerçekleşmesi için üreme de şart. (Hayvanlar sonsuza kadar yaşasalardı üremek zorunda kalmazdılar). Bilmece, üremenin yön verdiği bir işlemin nasıl olup da üremeyen canlılar ortaya çıkardığıdır. Aslında bu bilmece hiç de çözülemez değildir. Aslında çeşitlilik, esneklik ve coşkunluk bunun parçasıdır.
Karşı cinsiyetten bir penguenle çiftleşen penguenler doğal olarak yavru üreten bireylerdir ve her penguen en az bir heteroseksüel ilişki yaşayan penguenlerden üremişlerdir. Fakat bu o penguenin sürekli heteroseksüel ilişkiler gerçekleştireceği anlamına gelmemektedir. Atalarını üremeye iten zevk unsuru, penguen bunu kullanmak istediği her zaman hazırdır.
Başarılı yaşam formları çeşitlilikle karakterize olur, kısaca değişen çevre onları yok etmez. Bu çeşitlilik seksüaliteye kadar uzanabilir. Yani biseksüellik ve homoseksüellik doğanın sapması değil cömertliğidir.
Öyleyse hayvanlar gay ise ne olabilir? İnsanlar seks yaşamlarımıza hayvanlardaki çeşitliliğe bakarak sempati ile mi yaklaşacaklar? Bizi mahkemeye çıkardıklarında homoseksüel iki aslanı şahit gösterebilecek miyiz (Tabiki onlar selamlaşıyor olacaklar) ? Kendi genlerinin devamı için rakip erkek aslanların yavrularını öldürmeyi haklı çıkarmak içinse hayır. Hayvanlar bizim onaylamayacağımız pek çok şey yapmıyorlar mı?
Bagemihl bu yaygın olarak kabul gören düşünce hakkında şunları söylüyor: Homoseksüelliğin doğallığı konusundaki tüm tartışma, hayvan homoseksüelliği üzerindeki açık ve net bilgiler ile sabit gerçekler konusundaki referansların yokluğuna dayalıdır.
Artık bahane kalmadı. Bilimsel olarak belgelendirilmiş ve dikkatle resimlendirilmiş 750 sayfalık bu kitap, homoseksüelliğin doğal olmadığı söyleyen insanların yüzüne vuracak sayısız bilgi içeriyor.
Oslo Doğal Tarih Müzesi’nde düzenlenen “Doğaya Karşı” sergisi ilgi görmeye devam ediyor.
Bilim insanlarına göre ortada şaşıracak bir şey yok. Eşcinsellik ve heteroseksüellik ayrımı hayvanlar aleminde keskin olmayan, insanların sosyal olarak inşa ettiği kavramlar çünkü.
KAOS GL
Hayvanlarda eşcinsellik bilim insanları tarafından henüz derinlemesine araştırılmış bir konu değil. Bunun en önemli sebebi zoolojinin çiftleşme-merkezli dünya bakışı. Evrim biyolojisi, hayatta kalma ve türün devamı olgularını temel alıyor. Milyonlarca yıl içinde insanlar dahil tüm hayvanların türlerinin devamı için çiftleştiğini varsayan zooloji ve biyoloji için, eşcinsellik tam bir paradoks oluşturuyor. Ancak, türün devamı her zaman temel içgüdü olmayabilir. Hayvanlar da insanlar gibi, çiftleşmeden farklı nedenlerle cinsel ilişkiye giriyor olabilir mi?
Oslo Üniversitesi’nin bünyesindeki Doğal Tarih Müzesi’nde yer alan hayvanların yarısı eşcinsel. Serginin direktörü Petter Bockman, gözlemledikleri 1.500’den fazla hayvan türünün en az 500’ünde eşcinselliğin bir yaşam tarzı ve cinsel yönelim olarak saptandığını vurguluyor.
Evrimsel Şartlanma Olabilir
East Carolina Üniversitesi antropoloğu Linda Wolfe, cinselliğin insanlar ve hayvanlarda salt olarak bir zevk eylemi olabileceği varsayımının da kabul görmesi gerektiğini savunuyor. Buna karşılık, bazı bilim insanları eşcinselliğin salt zevk eyleminin ötesinde evrim açısından bazı avantajlar sağladığının da altını çiziyor. Eşcinselliğin temeli olan hemcinslerin birlikteliği, seks dışında da düşmanlara karşı güç birliği yapmak anlamına geliyor.
Bockman, bonobo maymunlarında örneğin sadece heteroseksüel olanların arkadaş bulmakta zorluk çektiklerini belirtiyor. Kara kuğularda da yavruların yüzde 25’i eşcinsel çiftler tarafından yetiştiriliyor. Kuşlarda görülen bir diğer davranış özelliğinde, erkek kuş dişi bir kuşu dölleyerek yavru sahibi oluyor, ancak bu yavruları eşcinsel partneriyle birlikte yetiştiriyor.
Eşcinsellik Paradoksu
Bilim insanlarına göre, eşcinsellik ve heteroseksüellik ayrımı hayvanlar aleminde keskin olmayan, insanların sosyal olarak inşa ettiği kavramlar. Zoologlar, birçok hayvanın çift-cinsiyetli olduğunu, hem erkek hem kadın cinsel organlarına sahip olduklarının altını çiziyor. Birçok deniz canlısının ise cinsel yaşamı yok. Sürüngenler familyasında birçok tür bölünme yoluyla ürüyor.
Hayvanlarda eşcinsellik bilimin mevcut paradigmaları için karmaşık bir sorun. Üniversitelerde okutulan ana akım biyoloji ve zoolojide marjinal bir konu olarak kalmış durumda. Hayvanlarda eşcinselliği, doğanın kuralları sayılan evrim biyolojisinin paradigmaları içine yerleştirmek oldukça zor.
Kaynak: NTV, 26 Kasım 2006
İkincil Kaynak:
http://www.kaosgl.com/node/685
EŞCİNSELLİK DOĞADA VAR
Bir internet sitesinde Ülker Ünlü’nün çevirisiyle yayınlanan Susan McCarty’nin makalesi, Bruce Bagemihl’in 10 yıl çalışarak hazırladığı 786 sayfalık ‘Biyolojik Coşku: Hayvanlarda Homoseksüellik ve Doğal Çeşitlilik’ kitabına gönderme yapıyor. Yazının bazı bölümleri şöyle:
‘‘Altı iriboynuzlu yaban koyunu erkeği bir araya gelip birbirlerine sürtünüp, burunları ile birbirlerini dürtüyorlar ve birbirlerinin üzerine çıkıyorlar. Biyolog bunu ‘Agreseksüel bir davranış’ olarak açıklıyor: Sadece dominantlık sağlama yöntemi.’’
‘‘Gerçekler bizden hep saklandı. Dağ gorillerinden, kedi, köpeklere ve kobaylara kadar doğa homoseksüel ve biseksüel hayvanlarla dolu. Diğer cinsiyetle hiç ilişkiye girmeyen ve onların davranışlarını kabul eden travesti ya da biseksüel hayat süren hayvanlar var. Bagemihl seksüel olmayan bağlardan da bahsediyor. Dişi grizzly ayıları bazen birlikte seyahat ettikleri, birbirlerini savundukları, yavrularını beraber büyüttükleri ve sanki daha uzun süre birarada kalabilmek için kış uykusunu erteledikleri beraberlikler kuruyorlar.’’
Bagemihl ayrıca homoseksüel ensest (tilkiler), tecavüz (albatroslar) ve homofobiyi (eşcinselliğe karşı duyulan korku) de (beyaz kuyruklu geyikler) örnekleri ile belgeliyor. Favorileri ise sadece homoseksüel ilişkilerde gözlenebilen özel çiftleşme davranışlarına sahip hayvanlar. Erkek devekuşlarının yüzde 2’si dişileri görmezden gelerek sadece erkeklere kur yapıyor.’’
MASTÜRBASYON NESNELERİ
Makalede, gay ve lezbiyen kazların beraberliklerini ömür boyu sürdürdükleri, bazı yunus türlerinin biseksüel oldukları, erkek siyah kuğuların birbirlerine kur yaparak, uzun süreli beraberlik kurdukları da anlatılıyor.
Bagemihl, zoolojinin ‘oldukça tutucu bir alan’ olduğunu da vurguluyor ve anlatıyor: ‘‘Bir araştırmacı koçlardaki homoseksüelliği belgelemesine rağmen, yerini tamamen sağlamlaştırıncaya kadar bunu yayınlamamıştır.’’
Yaban koyunları üzerine araştırma yapan bir başka araştırmacıdan da şu alıntı yapılıyor: ‘‘Erkeklerin gözlerimin önünde homoseksüel ilişkiler sergilediklerini söylemek kesinlikle beni aşan bir şeydi. Bu inanılmaz hayvanların ‘i..e’ olduğunu kabul etmek, Tanrım, inanılır gibi değil.’’
Hayvanların davranış biçimlerini inceleyen uzmanlar, kavga sonrası da eşcinsel ilişkilerin yaşandığını anlatıyorlar. Gözlemlere göre birbiriyle kavga eden horozlardan kazanan, diğeriyle cinsel birleşmeye girmek istiyor. Kedilerde de eşcinsel davranışlara rastlandığını belirten uzmanlar, hayvanlar dünyasında ‘ensest’in de çok sık görüldüğünü söylüyorlar.
Susan McCarty’nin makalesinde, yunusların ve kirpilerin nesneleri mastürbasyon aleti olarak kullandıkları da anlatılıyor. Dişi orangutanların bu amaçla oyuncaklar hazırladıkları, erkeklerinin yapraklarda delik açtıkları anlatılıyor. Dişi makakların, yaprak ve dallardan en az beş seks oyuncağı yaptıkları belirtilen makalede, ‘‘Bir maymun elektriği keşfetse ve bunu vibratörünü çalıştırmada kullansa eminiz bunu da kimse bize duyurmazdı’’ deniyor.
Kaynak:
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=-236107
En Gey Hayvanlar
Biz insanlar kendimizi seks hakkında türlü garip fikirleri olan varlıklar olarak görmekteyiz. Bu düşünce; eşcinsellik, mastürbasyon, oral seks ve farklı anlamlardaki birleşme gibi kavramların yaygın olduğu hayvanlar dünyasını aydınlatan davranış bilimlerinin ışığında artık yıkılmaktadır.
Bugüne değin eşcinsel davranış gösteren 500’ün üzerinde tür saptanmıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, eşcinselliğin “doğuştan” olduğu hipotezini doğrulamaktadır.
Maymunlar, aralarındaki mücadeleleri çözmek için seksi kullanırlar; cinsellikle ilgili tabuları yoktur, yaş veya partner sayısını dert etmezler, yasak olan yalnızca anne ve oğul arasındaki birleşmedir.
Görünüşe göre bonoboların (pigme şempaze de olarak bilinen bir Afrika maymunu) neredeyse tamamı biseksüeldir. Çılgınca çiftleşirler ve sık sık aldıkları zevki ifade etmek için çığlık atarlar, özellikle dişilerin %66’sı eşcinsel ilişkide bulunurlar (yukarıdaki fotoğrafta iki bonobo arasında gerçek lezbiyen ilişki görülmektedir).
Japon makak sürülerinde, dişiler birbirlerine güçlü bağlarla bağlanmışlardır ve çiftleşme döneminde geçici lezbiyen çiftler oluştururlar. Birbirleri arasında çiftleşmeyi canlandırırlar ve aldıkları zevki göstermek için kıkırdarlar. Erkek makaklar da eşcinselce davranırlar, ancak bunu çiftler arasında yapmazlar, tek gecelik ilişkileri yeğlerler.
İnanılması güç de olsa, Amerikan bizonları arasında eşcinsel seks, heteroseksüel çiftleşmeden çok daha sıktır. Dişiler yalnızca kızışma dönemlerinde, yılda bir kez ilişkiye girerler, ancak boğalar, eşcinsel seksi bu süreçte gün içinde pek çok kez tekrarlarlar ve genç erkekler arasındaki çiftleşmelerin %55’ten fazlası erkek erkeğedir.
Yunuslarda da eşcinsellik görülür. Şişeburunlu erkek yunuslar, önemli bir eşcinsel dönemi tecrübe eden en bilinen ve en yaygın türdür. Erkekler aralarında oral seks yaparlar: bir yunus burnuyla diğerinin penisini ovuşturur, ayrıca birbirlerinin vücutlarını sertleşmiş penislerine sürterler.
Eşcinsel ilişki aynı zamanda zürafalar arasında da yaygındır ve üzerlerine çıkmadan önce çiftler bir saat boyunca şefkatle boyunlarını okşarlar. Erkek zürafaların %5’inin herhangi bir anda eşcinsel ilişkide bulunduğu gözlenmiştir.
Kob antilopları, çiftleşme mevsiminde lezbiyen seksi saatte 2 kez tecrübe ederler ve çiftleşme sırasındaki faaliyetlerinin %8’i eşcinseldir. Bir dişi, diğer dişinin arkasına yaklaşır önayağını kaldırarak çiftleşmeden önce ayakları arasındaki dişiye dokunur.
Avustralya siyah kuğuları arasındaki eşcinsel çiftler, tüm çiftlerin %25’ini oluşturur ve çiftler arasındaki eşcinsellik yıllar boyunca sürer. Bu sürede, erkekler yumurtlamaları için bir dişiyi sahiplenebilir ama müstakbel babalar, kuluçkaya yatan dişiyi kovalarlar. Bazen homoseksüel çiftler heteroseksüel çiftlerin yumurtalarını çalarlar ve onları yuvalarından uzaklaştırırlar.
Morslar arasında eşcinselliğin gözlendiği bir dönem vardır. Erkekler 4 yaşına geldiklerinde cinsel olgunluğa erişirler ve o zamana dek, eşcinselliği aralarında tecrübe ederler. Daha yaşlı erkekler biseksüeldir, çiftleşme döneminde dişilerin üzerine çıkarlar ve yılın kalanında eşcinselliği tecrübe ederler. Vücutlarını birbirlerine sürterler, sarılırlar ve birlikte uyurlar.
Gri balinalarda eşcinselliği tecrübe eden orjiler (toplu seks) erkekler arasında yaygındır: 5’e yakın partner kayma hareketleri yapar, çevrelerinde dolaşır, su sıçratır ve penislerini birbirlerine sürterler.
Ancak bilim adamlarını asıl şaşkına çeviren Güney Amerika dağlarındaki olağanüstü renkli bir kuş olan Gine kaya horozudur. Erkeklerin neredeyse % 40’ı eşcinseldir ve çok az bir erkek grup dişilerle çiftleşir.
Kaynak:
http://www.gaygaye.com/g_espedi_hayvanlarin_en_gayleri.htm
escinselligi ozellikle erkek escinselligini asagilamak kadini asagilamaktan, kadini asagilamak da, “hisseden kadina” karsi “dusunen erkegin” yani “dogayla mucadele eden insan” fikrinin bir sonucu olarak ortaya cikiyor diye bilmisligim var (jung, mitoloji falan