Evrim Hakkında Görüşler


Evrim, canlıların uzun bir zaman içinde geçirdiği ve geçirmekte olduğu kalıtsal değişikleri ifade eder. Evrimin iyi anlaşılmasında evrimsel biyolojinin yanında genetik, moleküler biyoloji, biyokimya, antropoloji, fizyoloji, karşılaştımalı anatomi, paleontoloji ve embriyoloji gibi biyolojiye bağlı birçok bilim dalı da canlı türlerin evrim geçirdiklerini desteklemektedir. Evrim teorisine göre yeni türler eski türlerin zaman içinde değişmesiyle ortak bir atadan meydana gelmekte; bu değişme olayı günümüzde de devam etmektedir. Başka bir ifadeyle, günümüz canlıları, çok basit ve ilkel formlara sahip ortak bir atadan, milyonlarca yıl içinde evrimleşerek meydana gelmiştir. Doğadaki türlerin kendi içinde bazı değişmeler gösterdiği tesbit edildiği gibi türleşme olayları da gözlemlenmiştir.

1.Hayatın başlangıcı ile ilgili görüşler:

İlk canlının oluşumu ve beslenmesi ile ilgili görüşler kendiliğinden oluş, panspermia ototrof ve hetetrof görüşleridir.

A.Kendiliğinden oluş (Abiyogenez) hipotezi :

Aristo canlının,cansız maddelerden kendiliğinden oluştuğuna inanmaktaydı .Bu görüşe göre döllenmiş yumurtada ,kum tanelerinde,çamurda,havada kısaca her yerde canlılığı ve çeşitliliği sağlayan aktif öz (aktif prensip) bulunmaktaydı. Bu aktif öz hava ile etkileşime girerek uygun koşullarda canlıyı meydana getiriyordu. Yani canlı,cansız maddelerden birden bire,her an meydana gelebiliyordu.İlk canlı basit veya kompleks yapılı olabilirdi.

Cansız madde + aktif öz + Hava Canlı (Basit veya Kompleks)

B.Biyongenez görüşü:

Bir canlının kendinden önceki bir canlıdan üreyerek meydana geldiğini ileri süren bir görüştür.Pastör kendiliğinden oluş hipotezini yaptığı deneyler ile çürütmüştür.Pasör’ün deneyinin hem kontrollü olması,hem dünyanın her tarafında yapılacak kadar basit ve tekrarlanabilir olması,önemli bir özelliğidir.

C.Panspermia görüşü:

Bu görüşe göre ilk canlı dünya dışında,yani başka bir gezegende oluşmuştur.Daha sonra bu canlıların spor yada tohumları göktaşları ile dünyaya taşınmış ve canlılık başlamıştır.

D.Ototrof görüşü:

Bu görüşe göre,ilk canlı kendi besinini üreten ototrof bir canlıdır.Bunlardan da diğer canlılar meydana gelmiştirler.Ototroflar yapısal bileşikleri ve enerji gereksinimleri için fotosentez veya kemosentez yolu ile inorganik moleküllerden organik moleküller üretirler.

Buna göre ototroflar gelişmiş canlılardır.Gelişmiş enzim sistemleri olması gerekir.Ancak bu durum evrime terstir.

Cansız Basit ortamda oluşmuş Canlı(Ototrof-Kompleks)

E.Heterotrof görüşü:

İlk canlının cansız maddelerden uzun süren kimyasal evrim sonrasında özel çevre koşullarında oluştuğunu ve kendi besinini kendisini yapamayan basit bir canlı olduğunu kabul eder.İlk canlı,enerji gereksinimlerini karşılamak için gerekli organik molekülleri dış çevreden hazır alan,tüketici bir canlıdır.

Cansız Kompleks ortamda bir defada oluşmuş Canlı(Hetetrof-Basit)

Evrim geçirmiş

Aminoasit Protein Koaservat Kloroplast Mitokondri

Oksijensiz solunum Fotosentez Oksijenli solunum

Hetetrof görüşüne göre,ilk canlı oluşmadan önce milyarlarca yıl süren kimyasal evrim olmuştur.Bunu biyolojik evrim olan canlıların oluşumu ve değişimi dönemi izlemiştir

Hetetrof görüşü evrim teorisine uygundur.Bu teoriye göre ;Proteinlerin bir kısmı enzim olarak iş görmüş ve oluşan enzimler diğer moleküllerin oluşumunu hızlandırmıştır.Bu ortamda oluşan nükleik asitler proteinler ile kümeler oluşturarak nükleoproteinleri oluşturmuştur.Nükleoproteinlerde önce koaservat adı verilen ön hücrelere ,sonrada kendi kopyalarını yapabilen basit canlılara dönüşmüştürler.Hetetroflar dan otoroflar gelişmiştir.Fotosentez sonucu atmosferde oksijen birikmesi ile oksijenli solunum yapan canlılar oluşmuştur.

Canlı oluşmadan önce inorganik maddelerden organik maddeler evrimleşmiştir.

İlk atmosferde serbest oksijen gazı yoktu.Oksijen,su ve diğer oksitlere bağlı durumda idi.Canlılar enerjiyi organik maddelerden oksijensiz solunum (Fermantasyon) yaparak elde etmiştirlerdir. Bugün ki atmosferde %78 azot,%21 oksijen,%1 çeşitli gazlar bulunur.

Koaservet:İyonlaşan protein veya proteine benzeyen maddelerin su moleküllerini çekerek dış ortamdan bir zarla ayrılmaları sonucu oluşan kümelerdir.Muhtemelen ilk canlı koaservatlardan oluşmuştur.

Bu hipotezi desteklemek için Millerin yaptığı deney sonucunda Ortama konulan amonyak,metan,hidrojen ve su moleküllerinden,elektrik ile; amino asit,üre,asetik asit,laktikasit gibi organik maddeleri oluştuğunu laboratuar ortamında görmüştür. Bu deney ilk canlı nasıl oluştu sorusuna cevap vermez; Ancak canlı oluşmadan önce inorganik maddelerden organik maddelerin nasıl oluştuğuna cevap verir.

F.Yaratılış görüşü:

Bu görüşe göre bütün canlı türleri ayrı ayrı yaratılmıştır.Küçük değişiklikler olmasına rağmen tamamen başka türlere dönüşmemişlerdir.

2.Canlıların Evrimi ile ilgili kanıtlar

Evrim,canlılar arasında zaman içerisinde görülen değişikliklerin nasıl olduğunu açıklamaya çalışan bir görüştür.Bu değişmeler bazı kanıtlar ile desteklenmiştir.

Paleontolojik (Fosil) kanıtlar:

Paleontoloji;eski çağlarda yaşayan canlıların kalıntılarının bulunması, sınıflandırılması, dağılımı ve yaşamlarıyla ilgilenen bilim dalıdır.Canlılar ile ilgili kalıntılarafosil denir.Fosillerde yaş saptanmasında en çok kullanılan C14’dür(Yarılanma ömrü 5600 yıldır).

Yer kabuğunun en alt katmandaki canlıların basit yapıda olduğu,üst katmanlara doğru çıkıldıkça canlıların gelişmiş yapıda olduğu,fosil araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır.

Embriyolojiden sağlanan kanıtlar:

Birçok türün embriyonik gelişmelerinde birbirine benzeyen evreler görülür. Çeşitli omurgalı embriyoları karşılaştırıldığında hepsinden ortak kabul edilen solungaç yarıklarının bulunması yaşamın ortak bir kökene dayandığının kanıtıdır.Ayrıca blastula ve gastrula gibi evrelerin ortak olması da bir kanıttır.

Her canlının gelişimi sırasında evrimsel kademelerini kısa periyotlar ile göstermesinefilogeni(evrimin tekrarı) denir.

Not:Embriyo ilk olarak şube,daha sonra sınıf,takım,familya,cins ve en son olarak tür özelliği kazanır.

Biyokimya ve Fizyolojiden elde edilen Kanıtlar:

Evrim acısından birbirine yakın türler arasında protein yapılarının benzer oduğu; uzak olanların ise,protein yapılarının çok farklı olduğu gözlenmiştir.

Bu durum kandaki antijen-antikor ilişkisi ile ortaya çıkar.Yakın akrabalar arasında antijen-antikor birleşmesi daha az olur.Uzak akrabalar arasında daha fazladır.Yakın akraba türlerdeki benzerlikler çok daha fazladır.Bu nedenle pıhtılaşma en azdır.

Morfolojiden elde edilen kanıtlar:

Canlıların homolog organlarından elde edilen kanıtlardır.Örneğin:Balıktan insana kadar bütün omurgalılar sırtta bir omur dizisi,onun karın tarafında sindirim kanalı,yerleri ve bir noktada yapılışları aynı olan böbrek, pankreas, dalak,kalp,beyin vb gibi organları taşır.

Körelmiş yapılar evrimin bir kanıtıdır.İnsanda 100’den fazla bu şekilde körelmiş yapı vardır.Örneğin,apandiks(Kör bağırsak).İnsan besininin farklı olduğu evrelerde görev yapardı.

Sistematik(Sınıflandırmadan)’ten Elde edilen kanıtlar:

Bugünkü sınıflandırma akrabalık,gruplar arasındaki morfolojik benzerliklere dayandırılmaktadır.Bu karşılaştırma her zaman homolog organlar arasında gerçekleşir.Bu hiyerarşik diziliş evrimin belirli kanıtlarından biridir.

Evcilleştirme yolu ile elde edilen kanıtlar:

Binlerce yıldan beri biz insanlar çeşitli hayvan ve bitkileri seçmiş ve beslemişizdir.Bu şekilde çeşitli adaptasyonlardan dolayı birçok varyasyonlar meydana gelmiştir.

Parazit enfeksiyonlarından elde edilen kanıtlar:

Parazitler fizyolojik olarak çok özeleşmiş ortamlarda yaşarlar.Dolayısıyla farklı kimyasal organizasyona sahip hayvanlarda farklı parazitler yaşar.Örneğin: Askarislerin birçok çeşidi birçok farklı canlıda yaşar.Buda askarislerin aynı atadan farklılaştıklarını kanıtlar.Ortama uymak amacı ile uyumlar göstermişlerdir.

Sitoloji ve genetikten elde edilen kanıtlar:

İster bitki ister hayvan olsun,bütün organizmalar yapıları yönünden birbirine benzeyen hücrelerden oluşmuşturlar.

Organizmaların coğrafi dağılımından elde edilen kanıtlar:

Populasyon büyüme baskısı ile genişlemeye başlar ve bir engelle sınırlanıncaya kadar devam eder.Farklı iklim ve coğrafik koşullarda farklı türler bulunur.

Allen kuralı:Soğuk iklimde yaşayan memeli ve kuşların üyeleri,vücut çıkıntıları,Sıçak iklimde yaşayan akrabalarına göre daha küçüktür.Örneğin kutup tilkileri;Daha küçük kulaklara sahiptirler.

Bergman kuralı:Soğuk bölgelerde yaşayan memeli ve kuşların vücutları, Sıçak iklimde yaşayan akrabalarına göre daha büyüktür.Vücut büyüdükçe yüzey hacim orantısı küçülür.Büyük vücut oransal olarak daha küçük yüzeye sahip olacağından iç vücut sıcaklığını korumada daha başarılı olur.Örnek:Kral penguen.

Dollo kuralı: Evrim,bazı geri mutasyonların olmasına karşılık geriye dönük değildir.İleriye giden sistemler topluluğudur.

Coppe kuralı:Evrimsel gelişim sırasında yok oluncaya kadar,hayvanlar vücutlarını büyütme eğilimindedir.Çünkü vücut büyüdükçe çevre şartlarına bağımlılık azalmakta ve daha çok besin depo edilmektedir.

Gloger kuralı:Kuzey yarım küresindeki kuş ve memeliler açık renkli, iklimin daha nemli ve Sıçak olan güney bölgelerine yani ekvatora gittikçe koyu renkli olmaya başlar.

Lamarck’ın Evrim ile ilgili görüşleri

Lamarck,doğada türlerin değişebileceğini ileri sürerek çevre şartlarının türleri etkilediğini bu nedenle oluşan türlerdeki değişikliklerin yeni bireylere aktarıldığını savunur.Lamarck canlıların oluşumu ile ilgili iki varsayım oluşturmuştur.Lamarck’a göre çevre değişirse canlı içten duygularla çevresine uyar ve yaşar.

1.Kullanma ve kullanmama

Lamarck’a göre canlının kullandığı organlar gelişir;Kullanmadığı organlar küçülür ve körelir.Zürafaların boyunlarını çok uzatmaktan böyle uzadığını ileri sürer.

2.Kazanılan özelliklerin kalıtımı

Kullanma ve kullanmama ile kazanılan bu özelliklerin yavrulara geçtiğini savunur.Ancak kullanılan organın gelişmesi bir modifikasyondur ve süreklilik göstermez.Değişmenin olabilmesi için üreme hücrelerini etkilemesi gerekir.Lamarck’ın bu varsayımı ispatlanamamıştır.Çünkü modifikasyonlar kalıtsal değildir.

Darwin’in Evrim ile ilgili görüşleri

Darwin, türlerin birbirlerinden neden farklılık gösterdiğini,nasıl değiştiğini, bu farklılıkların oluşumunda nelerin etkili olduğunu doğal seleksiyon hipotezi ile açıklamıştır.

Seleksiyon, gen frekansının değişmesinde bir etkendir.

Gen frekansı:Bir populasyonun bütün genlerine gen havuzu denir.Bu gen havuzunda bir genin bulunma sıklığı(%’de oranı) o genin frekensını belirler. Örneğin:Hemofili hastalarının toplumda yaşama ve çocuk sahibi olma ihtimalleri azdır.Hemefoli geni seleksiyona uğrar.Ancak hemefili alelerinin frekansı hiçbir zaman sıfır olmaz.

İzolasyon:En önemli izolasyon coğrafik izolasyondur.Sonuçta bu ayrılan populasyonlar birbiri ile çiftleşemeyecek hale gelir.

Kalıtsal varyasyona sahip olan bireylerden ortam şartlarına uyanlar yaşar, ürer ve kalıtsal özelliklerini döllerine geçirir, diğerleri elenir. Buna doğal seleksiyon denir.

Evrim zinciri ;

Mutasyon ve Eşeyli üreme Kalıtsal varyasyon Doğal seleksiyon

Adaptasyon Evrim: Burada mutasyon ve eşeyli üreme evrimin nedenidir.

Varyasyon:Her türün çeşitli fertleri arasında görülen değişiklikler veya farklılıklardır.Örnek:Eskimo ile zençi.

Adaptasyon:Canlıların,belirli bir çevreye uyumlarını,yaşamalarını ve üreme şanslarını artıran kalıtsal özelliklerine uyumsal özellikler:bu olaya da adaptasyon (uyum) denir.Örnek,kutuplardaki ayıların beyaz renkli olması gibi.

a.Çevresel Varyasyon(Modifikasyon)

Dış etkilerle meydana gelen kalıtsal olmayan değişmelerdir.Vücut hücrelerinde görülür.

b.Kalıtsal varyasyon

İki şekilde görülür.

1-Eşeyli üreme:

  • a.Krossing-over:Eşey hücrelerinin oluşumu sırasında kromozomlar arasında parça değişikliği.
  • b.Mayoz bölünme:Eşey hücrelerinin meydana geldiği bölünme.
  • c.Döllenme:Erkek ve dişi üreme hücrelerinin birleşmesi.

2-Mutasyon:

Genlerde(DNA) meydana gelen kimyasal değişikliklerdir. Üreme hücrelerinde meydana gelen mutasyonlar kalıtsaldır.Buda evrim için önemlidir.

Mutasyonu hızlandırıcı etmenler ışınlar,soğuk-sıcak farkları,kimyasal maddeler,pH değişimleridir.

Evrimin genel ilkeleri

-Evrimleşme bireylerde değil populasyonlar da olur.

-Evrimin nedeni mutasyon ve eşeyli üremedir.

-Evrimin mekanizması doğal seleksiyondur.

-Evrimleşme bazı jeolojik devirlerde daha hızlı olmuştur.Zamanımız dada devam etmektedir.

-Evrimleşme farklı hayvan grupları arasında farklı hızda yürütülür.Genel bir ilke olarak herhangi bir populasyonun evrimleşme hızı yeni tür oluşturulurken fazladır.Çevresine uyum yaptıktan sonra adım adım düşer.

-Yeni türler gelişmiş özelleşmiş canlılardan değil,daha basit daha az özelleşmiş canlılardan ürer.

-Evrimleşme her zaman basit den gelişmişe doğru yürütülemez.

-Tür sayısı sabit olmayıp giderek artmaktadır.

-Tüm canlılar ortak bir atadan oluşmuştur

Daralan evrim

İki veya daha fazla sayıda kökten gelen yani evrim bakımından akraba olmayan hayvan grupları başlangıçta birbirlerinden farklı yapıda oldukları halde, birbirlerine benzeyen ortamlarda yaşadıklarında ve ortamlarında adapte olduklarında zamanla birbirlerine benzeyen analog yapı kazanırlar. Örnek:Denizlerde yaşayan köpekbalığı ve yunusların fosiform olması gibi.

Açılan evrim

Aynı kökenden gelen türlerin farklı ortamlarda kazandığı fizyolojik ve yapısal özellikleri birbirinden ayrı olan bir çok yeni canlı türünün ortaya çıkmasına neden olur.Buna açılan evrim(uyumsal açılım) denir.Yeni ortama uygun yapılar kazanmasına da yapısal uyum denir.

Örnek:Galapagos adalarında yaşayan ispinoz kuşları.

İtalbiyoloji

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s