Yarasaların Evrimi


Günümüz memeli hayvanlar içinde en fazla türler çeşitliliğine sahip olan ve tüm memeli hayvanların neredeyse dörtte birini oluşturan yarasalar, buna rağmen evrimsel geçmişleri konusunda şimdiye kadar en az anlaşılmış memeli hayvan grubudur.  Yarasanın 200 cins ve 17 familya içinde yaklaşık 900 – 1000 türü vardır. Kısa bir zaman öncesine kadar, bulunan en eski yarasa fosili 50 milyon yıl öncesine ait olup yarasaların evrimsel geçmişinin Eozen dönemi içinde yer aldığını  göstermektedir. Yarasalar çok hafif ve küçük kemiklere sahip olduğundan bu kemikler korunmaya pek elverişli değillerdir. Bu nedenle bu memelilere ait ancak çok az taşlaşmış fosil kemikleri bulunabilmektedir. Bu durum da onları, akraba oldukları hayvanlara ilişkin filogenetik bir sınıflandırılma yapılmasını güçleştirmektedir. Yarasaların yer aldığı iki  familyaya dair yapılabilen en iyi sınıflandırma ise Chiroptera’larr olup bunlar aynı zamanda diğer tüm memeli türlerinden daha farklı bir grup olma özelliği taşırlar. Bu yeni sınıflandırma her zaman böyle değildi, zira Taksonominin babası olan Carl von Linne yarasaları mesela primatlar grubuna dahil etmişti. Yarasaların evrimsel geçmişlerinin büyük bir kısmı hala gizem taşıyor olsa da yeni araştırmalar ve bulgular onların bazı özelliklerinin nasıl evrimleşmiş olabileceğine dair biraz daha çok ışık getirmiştir. Yarasaların anatomileri onların evrimsel geçmişleri hakkında bizlere ancak çok az kanıt sağlayacağa benziyor. Yarasaların ön ayakları diğer uçabilen canlılardan daha farklı olup memelilerle bir çok ortak özellikler paylaşmalarına rağmen memelilerin ön ayakları ile de karşılaştırmaya pek olanak vermemekte.

Megachiroptera’lar ve Mikrochiroptera’lar

Yarasalar ikiye ayrılır ve Megachiroptera (uçan köpekler olarak da bilinir) ile Mikrochiroptera’lar (yarasalar olarak bilinen grub) olmak üzere iki tane alt takımları vardır. Uçan Köpekler genellikle meyve ile beslenmekle birlikte yarasaların aksine yankı ile yönlerini bulmazlar, bunun yanında yarasalardan daha büyük gözlere ve uzun bir burun yapısına sahiptir. Uçan köpeklere dair yanlışlıkla dev yarasa olarak yapılan tanımlama da  yanıltıcıdır, zira Megachiroptera’ların bir çok türü gerçekte Mikrochiroptera’lardan daha küçüktür. Dev yarasaların en sık rastlanan türü Pteropus olup (Uçan Tilki de denilmekte) yaklaşık 1 foot (30,48 cm) büyüklüğündedir. Yarasalar uçan köpeklerin aksine yankı gönderimi yoluyla yön tayini yapar, böcek, kan, daha küçük memeli hayvanlar ve balıkla beslenirler. Ön kıvrım kanatlarının ikinci ekleminde ise tırnakları olmayıp gözleri iyi göremez ve uçan köpeklerle karşılaştırıldıklarında daha geniş burun ve çene yapısına sahiptirler. Kurgu filmlerinin en popüler yarasası Desmodus rotundus (kan emici yarasa) Mikrochiroptera alt takımına aittir. Bu alt takımlardan birisi acaba diğerinden mi evrildi? Yoksa sadece eş zamanlı olarak her iki grup konverjan bir evrimle mi evrildiler? Peki tek uçabilen memeliler neden onlar? Bu sorular bir süreden beri bilimin cevap bulmaya çalıştığı sorular olup bu sorular devamlı artan yarasa türleri sayesinde daha da alevlenmekte..

Sol: yarasa Sağ: uçan köpek

Sol: uçan köpek Sağ: yarasa

Chiroptera’ların Sınıflandırılması

Megachiroptera–Uçan Köpekler

Aile (bilimsel adı) Aile (İngilizce adı) Cins: Tahmini Sayısı Türler: Yaklaşık Sayısı
Pteropodidae Eski Dünya meyve yarasaları 42 170

Microchiroptera – microbats

Aile (bilimsel adı) Aile (Türkçe adı) Cins:

Tahimi

Sayı

Türler:

Tahmini

Sayı

Rhinopomatidae Fare kuyruklu yarasalar 1 3
Emballonuridae Kılıf-kese kanatlı, kuyruklu keseli ve hayalet yarasalar 12 50
Craseonycteridae Domuz burunlu yarasalar 1 1
Nycteridae Yarık suratlı yarasalar 1 14
Megadermatidae Sahte vampir ve sarı-kanatlı yarasalar 4 5
Rhinolophidae At nalı yarasalar 1 64
Hipposideridae Eski Dünya yaprak burunlu yarasalar 9 66
Noctilionidae Bulldog veya balıkçı yarasalar 1 2
Mormoopidae Çıplak sırtlı ve hayalet yüzlü bıyıklı yarasalar 2 8
Phyllostomidae Yeni Dünya yaprak burunlu yarasalar 51 152
Natalidae Huni kulaklı yarasa 1 5
Furipteridae Dumanlı yarasalar 2 2
Thyropteridae Disk kanatlı yarasalar 1 3
Myzopodidae Emici ayaklı yarasa 1 1
Vespertilionidae Vesper yarasalar 44 350
Mystacinidae Yeni Zelanda kısa kuyruklu yarasa 1 2 (1 nesli tükenmiş)
Molossidae Serbest kuyruklu veya çoban köpeği yarasalar 13 89

Önerilen Zaman Çizelgesi ve Son Araştırmalar

Yarasaların evrilmiş olabileceği en olasılıklı hayvanlardan biri, ağaçlara tırmanabilen, sivri fare benzeri bir hayvan türü olmalı. Tüm memeli hayvanların zaten bu sivri fare benzeri canlıdan türediği düşünüldüğü için bu bize pek bir şey söylemiyor.  Avustralya ve Yeni Gine’de yaşayan ve keseli uçar kuskusgillerden, uçma membranlarına sahip bir planör sincap türü (İng: sugar glider veya Lat. Petaurus breviceps) yarasaların evrildiği canlının muhtemelen nasıl görünmüş olabileceğine dair güzel bir örnektir. Tahminlere göre yarasalar, muhtemelen 70 milyon yıl önce veya daha sonra erken Eosen döneminde evrildiler.  Bu dönemde çiçekli bitkiler daha da çeşitlenmiş, eklembacaklı böcek türlerin sayısında artış olmuş ve bu durum da yarasaların mükemmel uyum sağlayabildiği ideal bir yaşam alanı oluşturmuştu. Bundan 65 milyon yıl önceyse kitlesel ölümler Dünyadaki yaşamın % 75’ini yok etmişti. Modern yarasaların evrimsel ataları ise büyük olasılıkla bu kitlesel yok oluştan kurtulabildiler.

Görsel: Sugar Glider veya Petaurus breviceps , yarasaların teorik ön ataları

Görsel: yarasaların evrimine dair hemen hemen birbirleriyle eşit genetik destekler ile oluşturulan 4 farklı model karşılaştırması

A) Uçan köpekler ile colugos’lar primatlar ile kardeş taksonlarda yer alıp yarasalardan iyice ayrılmış olarak bazal bir şekilde soy ağacında başlı başına yer almakta

B) Uçan köpekler ile yarasalar, A şemasında da olduğu gibi, uçabilme özelliğine sahip ortak bir ataya sahip değiller, fakat uçan köpekler primatlarla da kardeş taksonlarda yer almıyorlar

C) Yarasalar monofiletik bir grup değil, aksine başka bir takson tarafından bölünüyor, özellikle de uçan köpekler tarafından

D) Uçan köpekler ile yarasalar uçabilen ortak bir ataya sahipler

Monofili: ortak ataya sahip olan ve onların soyundan gelen tüm üyeler

Polifili: kurucuları farklı atalardan türemiş olanlar

Difili: herhangi ortak ataları bulunmayanlar

52,5 milyon yıl öncesine ait Onychonycteris finneyi isimli en son bulunan bir yarasa fosili ise yarasaların radar algılar geliştirmeden önce uçmaya başlamış olduklarına işaret etmektedir. Şimdiye kadar bulunmuş olan bu en eski fosilde ise diğer günümüz yarasalarda olduğu gibi sadece 2 veya 3 değil, aksine beş parmağın beşinde de pençeler mevcuttur. Buna karşın modern yarasalarda da olduğu gibi, hortumu andıran benzer bir buruna da sahiptir.  Bugün birçok yarasanın da yankı ile yön bulma özelliğine sahip olmadığı düşünülürse bu bilgi bizi belki de bağlamdan çıkarabilir. Buna rağmen bulunan bu fosil bugün yaşayan yarasaların her iki alt takımınının da evrimsel atası olmaya en olasılıklı aday olup görüldüğü üzere her iki türde de olan bazı ortak özellikleri de paylaşmaktadır.  Güncel genetik araştırmalar yüzünden daha önce bazıları tarafından uçan köpeklerin yarasalardan türediği düşünülmüştü ancak bu genetik araştırmalar günümüz mevcut yarasaların genetiğine dayandığından yanıltıcı olabilir.

Görsel: tarihlenebilen en eski yarasa fosili

Carl von Linne tarafından da değinilmiş olduğu gibi, birçok modern Megachiroptera’nın primatlarla ortak özellikler paylaştığı gerçeği birçok kişinin onların hepsinin farklı takımlardan geldiğini düşünmelerine yol açtı. Bu da memelilerin evriminde uçabilme özelliğinin  ve uyum adoptasyonun iki kere gerçekleşmiş olacağı anlamına geliyordu. Buna da “uçabilen primatlar teorisi” adı verildi. Bu teori de her şeyden önce, daha büyük uçan köpekler olan uçan tilkilerin, beyin adoptasyonlarının yarasalarda görülememiş olmasına ve paralel bir evrimleşme ile gelişmiş olmasının imkansız göründüğüne  dayandırılmıştı.  Bu teori, bulunan 52.5 milyon yaşındaki fosilin sağladığı sonuçlar dolayısıyla pratik olarak da artık en önemli teori olmamaktadır.

Yarasaların genetiği hakkında daha çok araştırmalar ancak  buna dair gerekli olan teknik olanakların da daha çok ortaya çıkmasıyla mümkün olacaktır. Bir yarasının tekrar nasıl yaratılacağını, onun nasıl bir evrim geçirdiğini kesin olarak bilmeden de biliyoruz.  Kısa bir süre önce MD Anderson Cancer Center’e bağlı bir araştırma ekibi farelerde ön ayakların gelişimden sorumlu olan regüle edici genleri ve buna dair genetik elementleri, yarasaların ön ayaklarının gelişiminden sorumlu genlerle yer değiştirmesini  başarabildi. Yeni genin aktarıldığı fareler de  alışılmadık şekilde uzun ön ayaklar geliştirdiler. Araştırmaya dair yayınlanmış olan bilimsel makale bunu açıklamamış olsa da, bu araştırma büyük olasılıkla her iki yarasa grubu ile farelerin atalarının aynı gen ifadelerine sahip olduğuna işaret etmekte. Bu teori de, yarasaların aslında ‘uçan fareler’ olduğu fikrinden kendilerini sınırlayarak ayrılmaya uğraşmış olanların teorilerine pek iyi gelmeyecektir.

Araştırmanın diğer bir parçası da, insan ve yarasalardaki FOXP2 geninin dil gelişimi ile yarasa yankı sisteminden sorumlu olduğunu göstermektedir. Gerçi diğer omurgalılarda da bu gen ifadesinin çok az farkla mevcut olduğunu görüyoruz ama yarasalara geldiğimizde söz konusu bu farklar çok daha şaşırtıcı. Bu daha çok yarasa türleri arasında farklı olabilen yankı sistemlerinin olmasından  kaynaklanıyor. Zira yarasalar sadece çok farklı fiziksel yönleriyle en olağan dışı memeli varyasyonu değil, aynı zamanda dilleri ile ilgili özelliklerde de çok olağan dışılar.

Sonuç

Halen yarasaların genetiğine dair yapılan araştırmaların büyük kısmı, onların fosil kanıtlarında ve davranışlarında da olduğu gibi, bizi farklı yönlere yönlendirmekte ve herhangi bir evrimsel yolun diğerinden daha olasılıklı olduğunu söylemek bu karmaşık ve çok az anlaşılmış hayvan için imkansız görünmektedir.  Genetiklerindeki farklılıklar ve benzerlikler  yarasalar hakkında herhangi bir özel gruplama yapılabilmesini imkansız kılıyor ve evrimsel soyları bu anlamda halen havada kalıyor.   Ama, bu konunun karmaşıklığı bilim insanlarının bu hayvanı araştırmadan caydırmamasını, daha ziyade daha fazla araştırma yapmaya yönlendirmesini umuyorum.  Çevremizdeki dünyayı daha fazla anladıkça, kendimizi de daha iyi anlayacağız. Yarasaların anlaşılması ileriye atılan önemli bir adım olacaktır.

Joseph Turcotte

Coğrafya Tarihçisi

İlkbahar 2008

Kaynaklar

http://en.wikipedia.org/wiki/Bat
http://tolweb.org/Chiroptera
http://www.fathom.com/course/21701775/session1.html
http://www.sci-tech-today.com/fullpage/fullpage.xhtml?dest =% 2Fnews% 2FBats-mi-Fly-önce-Onlar-Had – Radar-% 2Fstory.xhtml% 3Fstory_id% 3D120000C0U8NC
http://www.sciencedaily.com/releases/2008/01/080114173923.htm
http://www.uq.edu.au/nuq/jack/consensus.htm

Resimler

http://www.fathom.com/course/21701775/session1.html
http://home.planet.nl/ ~ twisk109/pagecolour.html
http://lamington.nrsm.uq.edu.au/images/fauna/Sugar.jpg
http://scienceandevolution.blogspot.com/2007/09/bats-and-humans-share-common-gene-for.html
http://wiki.cotch.net/index.php/Image:ForelimbHomology_unlabelled.png
http://www.uq.edu.au/nuq/jack/consensus.htm

Çeviri:

Levent Alper

Kaynak:

http://skywalker.cochise.edu/wellerr/students/bats/project.htm

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s