Cinsel yönelimi belirleyen genlere dair çeşitli kanıtlar bulunmaktadır. Şimdiye kadar bulunmuş ve eşcinselliği belirleyen genlere göre, bilim insanları eşcinselliğin evrimsel sebepleri üzerine çeşitli hipotezler öne sürmekteler. “1990’larda bazı laboratuarlarda eşcinselliği belirleyen başlıca genlere dair kısa bir ilgi dalgası yükseldi,” diyor bilim insanı William Rice.
“İnsanları incelerken, seksüel fenotipler (fiziksel özellikler) ve özellikle eşcinsellik hakkında araştırma yapmakta son derece çekingen kalınıyor bana göre. Eğer insanlardaki eşcinselliği araştırmak üzre genetik bir kurum oluşturulursa, o zaman pek çok kişi bu merak uyandırıcı fenotipi daha nesnel değerlendirebilecektir.”
Elde edilen bulgular erkek eşcinselliğinin babadan çok anneden miras alındığına işaret etmektedir. Bu gen, varolmaktadır çünkü karşı cinsin üretkenlik şansı buna bağlı olarak artar.
Son bilgiler eşcinsel erkeklerin kadın akrabalarının ortalamadan daha fazla üretebilme kapasitesine sahip olduklarını göstermektedir. Önceki araştırmalar ise bir erkeğin eşcinsel olma şansının, o kişi onlarla büyümemiş olsa bile, sahip olduğu erkek kardeşlerinin sayısına göre arttığını gösteriyor. Her erkek fetüsü annenin bağışıklığını artıran bir antigen üretmekte ve bu antigen beynin erkekleşmesinde rol oynuyor.
Araştırmalar aynı zamanda homoseksüelliğin polimorfik (çokbiçimli) bir gen tarafından belirlendiğini gösteriyor. Bu gen, tek bir biçimden çok daha fazlasına sahip, bu nedenle eşcinselliğin kalıtımı son derece karmaşık bir durum. Bilim insanları eşcinselliği belirleyen polimorfik genlerden sorumlu etkenleri göstermek için pek çok sabit model geliştirdiler. “Biliyoruz ki meyve sineklerinde homoseksüelliğe (gay ya da lezbiyen) basit bir gen değişimi sebep olmaktadır, pek çok üretici ve nörolojik gen sinekler ve insanlarda paylaşılmaktadır, görünüşe göre insanlarda da eşcinselliği belirleyen başlıca genler vardır,” diyor Rice.
“Ancak, erkek eşcinsellikte doğum sırası etkisi (ikizlerde kimin büyük olduğunu belirleyen durum) ve ikiz eşcinsellerdeki uyumsuzluğa dair sağlam kanıtlarımız var. Bu da açıkça çevresel bir etki de olduğunu gösteriyor.”
İki ana genetik fenomen eşcinselliğin kalıtımını açıklayabilir: aşırıbaskınlık (overdominance: tam Türkçe’si bu olmayabilir) ve cinsel düşmanlık. Aşırıbaskınlık heteroseksüelliğe bağlı iki genin birleşiminden homoseksüelliği meydana getirir. Cinsel düşmanlık karakteri tek cinste avantajlıdır ama karşı cinste eşcinselliğe neden olabilir. Bu genler, insanlığın gen havuzunda varolmaktadır çünkü diğer cinse zarar vermektense, tek cinsle olmanın yararları daha ağır basmaktadır.
Belirli gen tipleri (örneğin otosomal ya da cins-bağlantılı, çekinik ya da baskın) aşırıbaskınlık ve cinsel düşmanlığı çeşitli koşullar altında belirlerler. “Bana kalırsa şu anda bu modellerden hangisinin daha olası olduğuna karar vermek için çok erken. Fakat, cinsel düşmanlığın meyve sineklerindeki bolluğuna bakacak olursak, cinsel düşmanlığın varyasyonu eşcinselliğe giden polimorfizmi açıklamaya en güçlü aday,” diyor Rice.
Kaynak: