İnsanoğlu kendini bildi bileli yaşamın nereden geldiğini, kendisinin neden var olduğunu merak etmiş, farklı şekillerde bu soruya cevaplar üretmiştir. Sonunda Evrimsel Biyoloji’nin keşfedilmesiyle birlikte nereden geldiğini anlamış ve öğrenmeye başlamış, gerçeklerin üzerine giderek doğanın nasıl işlediğine dair sırları bir bir çözmüştür.

Sonrasında yaşamın tamamen cansız yapıtaşlarından oluştuğunu keşfetmiş, canlılık ile cansızlık arasında hiçbir fark olmadığını ortaya koymuştur. Canlılığı, cansızlık içerisinde bir form, bir tür olarak tanımlamış, bu gerçeği doğada görmüştür.

Bunun da üzerine gittiğinde, canlılığın üretilebilmesi için önünde pek de bir engel olmadığını görmüştür. Tek sorun zaman ve henüz canlılığın tüm karmaşıklığının keşfedilmemiş olmamasıdır. Zaman bir sorundur, çünkü canlılık doğada 600 milyon yılda oluşmuştur. İnsan teknolojisinin tarihi 200 yılı geçmemektedir. İnsanın kendi tarihi ise 200.000 yıldan eski değildir. Bu zamanlar, canlılık tarihi yanında hiç denecek kadar azdır. Bu süre zarfında bile insanlık doğaya dair birçok sırrı keşfetmiş, milyarlarcası henüz cevapsız olsa da, eskiye nazaran milyonlarca sorunun cevabını bulmuştur.

Bu cevaplardan biri de, canlılığın ana nedenlerinden biri olan genetik materyalin şifrelerinin çözülmesidir. Bunun çözülmesi beraberinde canlılığın sıfırdan yaratılabileceği fikrini doğurmuştur. Çünkü canlıyı canlı yapan iki temel unsur vardır: Belli bir organizasyon (dış çevreden izolasyon) ve aktivite (metabolizma). Basit bir organizasyonun yaratılması inanılmaz kolaydır. Önemli olan düzenli bir iç aktiviteye, 600 milyon yıla ihtiyaç duymadan ulaşmaktır. Bunun da yolu DNA’yı sıfırdan yaratmaktan geçer. Craig Venter bu videoda kendi elleriyle, ekibiyle birlikte basit yapıtaşlarını bir araya getirerek ürettikleri DNA’yı, içi boşaltılmış bir hücreye enjekte ettiklerinde, “cansız” konuma düşmüş sayılabilecek varlığın nasıl “canlılığını” geri kazanıp bu canlılığı tamamen yapay, insan üretimi DNA’ya bağlı olarak sürdürdüğünün macerası anlatılacaktır.

DNA’nın üretimi kulağa çok basit gelen bir yöntemle, bloklar halinde üretilip sonradan birleştirilerek yapılmıştır. Tam olarak LEGO’lar kullanılarak bir canlılık materyali üretmeye benzetilebilir. Adenin, Timin, Guanin, Sitozin ve yardımcı diğer moleküller çeşitli şekillerde bir araya getirilerek adım adım DNA yaratılmıştır. Doğada da bu basit moleküllerin oluşumundan sonra önce RNA’nın, sonra DNA’nın kademe kademe evrimleştiğini ve bu sürece paralel olarak 600 milyon yıl içerisindeki katrilyonlarca deneme-yanılma sonucunda basitten giderek, adım adım karmaşıklığa ilerleyen canlılığın oluştuğunu biliyoruz. İşte Venter ve ekibi bu ilkin adımları takip etmiştir diyebiliriz.

Hatta Venter, canlılıkla ve canlılığın yaratılmasıyla adeta alay edercesine, genoma bazı eklentiler yapmıştır. Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin’i kullanarak bir kod geliştirmiş ve yarattığı DNA’nın içerisine ekibindeki 46 araştırmacının adını ve soyadını, 1 adet e-posta adresini, 1 web sitesi adresini ve birkaç farklı İngilizce atasözünü/özdeyişi kodlayarak eklemiştir. Kısaca işe yaramaz bu kısımları ekleyerek canlılığın sıradanlığını bilim dünyasının suratına adeta çarpmıştır.

Bilim, bilinmeyenleri açığa çıkarma sanatı olarak işlev görmeye devam etmektedir. Ve şimdiye kadar ulaştıklarımızın toplamı tek bir gerçeğe işaret eder: “Doğada her şey, olması gerektiği gibi %100 doğaldır.” Her şey doğal süreçlerle, doğal mekanzimalarla var olmuştur, olmaktadır ve olacaktır. İnsanın yapması gereken ise kestirme cevaplar uydurmak yerine, gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Venter ve ekibinin yaptığı da tam olarak budur.

Not: Bu video Evrim Ağacı topluluğu tarafından altyazılandırılmıştır.

Facebook’ta Evrim Ağacı (http://www.facebook….treeofevolution)
YouTube’da Evrim ağacı (http://www.youtube.com/user/evrimagaci)