Güney Çin’de 11 bin 500 ve 14 bin 500 yıl öncesine dayanan beş kişinin kalıntıları bulundu. Bilim adamlarının yaptığı incelemeler modern insanla kalıntılar arasında açık farklılıklar olduğunu gösteriyor. Yapılan incelemeler onların ya ayrı bir insan türü olduğunu ya da ilk insan türü olan homo sapienin kalıntıları olabileceğini doğrulayan ayırt edici özellikler ortaya çıktı.
***

Lakapları “Kızıl geyik mağarası insanları” olan kalıntıların bir süredir Çin koleksiyonunda bulunduğu daha sonra analiz edildiği kaydedildi. Orta Avrupa’da iskeleti bulunan ve kaba taşçağında yaşamış olan ilkel insanın yaklaşık 30 bin yıl önce öldüğü dikkate alınırsa bu yeni insan türünün bundan kısa bir süre önce ortaya çıktığı tespit ediliyor.
Kızıl Geyik Mağara insanlarına ait 3 tane kafatası daha önce 1979 yılında bulunmuştu. Şimdi bulunan ise dördüncüsü ve yeni bulunmuş olanı. Yani bu bulgular sadece tek bir bireye ait çene kemiği, diş veya tek tük bulunan kafatası parçasından ibaret değil. Fosillerin bulunma hikayesi ise enteresan. Kısa bir süre önce petrol aramak için alanda zenginleştirme araştırması yapan Çinli bir jeolog, 1979 yılında Çin’in güneybatısındaki Longlin köyü yakınlarında bir mağarada daha önce de bulunmuş olan Maludong fosillerine çok benzeyen dördüncü bir iskelet daha buluyor. Bilim adamlarından oluşan uluslararası bir ekibin bu fosilleri 2009 yılında yeniden keşfedene kadar, bu diğer üç fosil arkeolojik bir araştırma enstitüsü bodrum katındaki ihmal kaya bloğunda saklı kalmışlar. Yani bu zamana kadar (33 yıldan beri) kimse bu fosillerle ilgilenmemiş veya önemini anlamamış.
Her neyse, 1989’da bulunan bu kemikler gerçekten de çok erken bir döneme 11.500 – 14.500 yıl öncesine ait. Yani Çin’de ilk çiftçi ve tarımcılarının ortaya çıktığı döneme ait. Bunun yanında kalıntılar Afrika’dan göç eden modern insanın çok daha erken ve daha önce bilinmeyen bir türünü temsil edebileceği söyleniyor. Belki de şu an yaşayan insanların gen havuzuna da genetik olarak katkıda bulunmuş olabilir.
Nitekim fosillerin ait olduğu dönem modern insanın Çin’in güneyinde yiyecek depolama için çömlek yapımına ve yabani pirinç toplamaya başladığı ve davranış şekillerinde önemli bir değişikliğin gözlemlendiği bir dönem. Bu tam gelişmiş tarımcılık yolunda atılmış olan ilk adımlarını bazı işaretleri olarak görülüyor. Bu anlamda Red Deer Mağarası insanları bu erken pre-tarım, yani tarıma geçiş öncesinde bulunan modern insan toplulukları ile aynı zamanda ve de aynı alan ve sahada yaşamış, paylaşım yapmış. Belki de modern insan -Neandertaller için de söylendiği gibi- onlarla kaynaklar için yarışmış veya rekabet etmiş olabilir ya da onlarla etkileşime girmiş ve karışmış da olabilir. Bu konuda henüz hiçbir fikir olmamakla berbaer bunlar var sayım olarak ilk akla gelenler.
Bu Taş Devri fosilleri alışılmadık mozaik bir yapıya sahip, yani modern ve arkaik insan türlerinin anatomik özelliklerinin yanı sıra daha önce görülmemiş özellikleri de bir arada barındırıyor. Örneğin, Red Deer Mağarası insanların modern insanlar gibi uzun, geniş ve uzun boylu frontal lobları var. Bunlar beyin lobları ve alının hemen arkasında bulunuyor ve kişilik ya da davranış ile bağlantılıları var.
Ancak, Red Deer Mağarası insanların (İngilizcesi bu Red Deer Cave Men) modern Homo sapiens’ten farklı olan özellikleri de var. Bunlar belirgin kaş, kalın kafatası kemikleri, geniş burun, düz üst yüz gibi. Bunun yanında buzul çağında yaşamış olan insanların sahip olduğu anaomik standartlara göre boyut olarak orta beyinlere sahip, büyük molar eksikliğe sahip, çeneleri çıkık ve ilkel kısa parietal lobları var (duyu verileri ile ilişkili olan ve baş üstünde yer alan beyin lobları). Yani bu özellikler yüzbinlerce yıl önce ilk atalarımızın görülen ilkel özellikler oluyor.
Bu durum da bilimcileri bu insan türünü ya tamamen yeni bir tür ya da modern insanın alışılmadık başka bir türü olarak sınıflandırmasını gerekli kılıyor. Ama bu konuda, yani nasıl sınıflandırılacağı konusunda daha emin olunmak için şimdilik daha bazı tartışmalar yürütülüyor. Bilim adamları henüz Red Deer İnsanlarını bilimsel olarak sınıflandırmak için nasıl karar vermeleri gerektiğine dair düşünüyorlar.