Evolüsyon, yüksek ve daha karmaşık yapılı hayvan ve bitkilerin jeolojik zamanlar boyunca, evvelce mevcut olan ilkel atalardan menşe alarak, değişip gelişme yolu ile meydana gelmeleridir. Buna göre bütün canlı formlar müşterek bir evolüsyon (filogenez) ağacına aittirler; aralarında çok veya az bir yakınlık vardır. Milyonlarca hatta milyarlarca yıldan beri devam etmekte olan, şüphesiz bundan sonra da devam edecek olan organik evolüsyona, ancak çeşitli delillere dayanarak inanmak ve gene bu sayede bu uzun süreli ve ağır seyreden olayı izah etmek, mekanizması üzerinde tartışmak mümkün olmaktadır.
Sistematikçiler, canlılar alemini hayvanlar ve bitkiler olmak üzere iki gruba, herbirini de filum, divizyo, sınır, ordo, familya, genus, spesiyes olmak üzere birtakım birlik1ere ayırmışlardır. En küçük taksonomik birlik olarak kabuI edilen spesiyesler ( türler) hatta daha büyük olan genuslar arasında irtibatı kesen hudutIar çizmek bazı hallerde mümkün, değildir. Farklı spesiyesler ve farklı genuslar arasında seksüel engeller gelişmiş olduğundan genellikle onlardan melezler elde edilemezler; edilseler de sterildirler. Fakat Medicago sativa ile M. falcata arasında olduğu gibi fertil tür melezlerinin, Triticum ile Agropyron arasında olduğu gibi fertil genus (cins) melezlerinin meydana gelmesi spesiyesler ve genuslar arasında geçişler olduğunu göstermektedir. Buradan bir spesiyesin genetik bakımdan değişebildiği ve yeni spesiyesler meydana getirebildiği, eskiden mevcut olan familyaların da yeni familyaları meydana getirebildiği sonucuna varılmaktadır. Bir spesiyesin meydana gelmesi sonucunu veren evolüsyoner degişmeler bahis konusu olduğu zaman mikro evolüsyon’dan, familyalar veya daha büyük grupların meydana gelmesi sonucunu veren evolüsyoner değişmeler için de makro evolüsyon dan bahsedilir. Bir spesiyese ait fertler veya populasyonlar, içinde yaşadıkları ortama (biotop) en iyi şekilde uymuşlardır, Bu olaya adaptasyon denir. Adaptasyon kısmen ferdi modifikasyonlar gösteren fenotipik plastisiteden, kısmen de genetik bakımdan heterojen olan populasyonlarda tabii seleksiyonun çalışmasından ileri gelir.
Genotip bakımından heterojen olan bir organizma grubu farklı biotoplara yayıldığı zaman ancak bazı genotipler ayrı ayrı biotoplardan birindeki şartlara uygundurlar, Bu organizmalar orada tutunur, gelişir ve çoğalırlar. Buna genotipik adaptasyon denir. Genotipi o şartlara uygun olmayanlar ise ortadan kalkarlar. Tabiattaki bitki ve hayvan spesiyeslerinin büyük ekseriyeti eşemsel farklılaşma gösterirler,yani dioiktirler. Dioiklik ile bu canlı grupların fertleri karşı döllenmeye adapte olmuşlardır. Biseksüel olan bitki spesiyeslerinde de ekseri hallerde kendileşmeyi önleyen ve farklı fertler arasında döllenmeyi sağlayan bir çok mekanizmalar gelişmiştir. Karşı döllenme, bir spesiyesin farklı ırkları arasında karşı döllenmeye de yol açar ve böylece spesiyes populasyonları içinde çok sayıda gen re kombinasyonları meydana gelmesini sağlar. Ekotiplerin farklı ortamlarda gösterdikleri kuvvetli geno-tipik adaptasyon spesiyes populasyonlarında meydana gelen çok sayıdaki gen rekombinasyonları sayesinde mümkün olmaktadır. Dolayısıyla, ortama adaptasyon eşemli üreme tarafından sağlanmaktadır sonucuna varılabilir.
Farklı ortamlardaki hayat şartlarına genotipık adaptasyon, canlılarda büyük bir çeşitlilik husule getirir. Bir spesiyes içinde ekotipler husule getiren, aynı zamanda yeni spesiyeslerin meydana gelmesinde büyük rol oynayan ve böylece bir çok farklı grupların evolüsyonuna hizmet eden bu olaya adaptif radyasyon veya divergent evolüsyon denir. Her organizma, hayatta kalmak için bulunduğu ortamın şartlarına göre şekil almış ve böylece en mükemmel bir tarzda adapte olmuştur. Her spesiyes bu yolda bir seri özel ve genel adaptasyon’lar gösterir.
Büyük bir organizma grubunun çok uzun süreli evolüsyonunda genel adaptasyon’lar çok büyük önem taşır. Kara hayvanlarında akciğer solunumuna, suda yaşayanlarda solungaç solunumuna has organların gelişmesi bu çeşit adaptasyonlardandır.