Paleolitik Dönem Anadolu İnsanları


Türkiye Arkeolojik Yerleşimler Projesi’nin verilerine göre Anadolu’da 465 Paleolitik alan vardır. Ancak bunların çoğu ya hiç araştırılmamış ya da çok kötü şartlarda kayıt altına alınmıştır. Bu alanlarda Paleolitik dönem insanlarına ait birçok maddi kalıntı öğesi bulunsa da insan fosili buluntusu çok azdır. Anadolu’da sadece 7 farklı alanda Paleolitik dönem insanlarına ait fosillere rastlanmıştır.

Dr. Ahmet İhsan Aytek

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Antropoloji Bölümü

Göçler paleoantropolojinin en önemli konularından biridir. Muhtemel göç yolları, bu yolları kullanan türler ve bunların tarihleri uzun zamandır paleoantropologların çalışmalarında önemli bir yer tutar. Anatomik modern insanın Afrika dışına çıkışının çok öncesinde, Homo cinsinin diğer bireyleri Afrika’yı terk edip dünyaya yayıldılar. Bu ilk göçleri kimin, ne zaman gerçekleştirdiği kesin olarak bilinmese de özellikle son 10 yılda Afrika dışında bulunan arkeolojik ve antropolojik kayıtlar bu tarihin sanılandan çok daha eski olduğunu gösteriyor. 2000’li yıllardan önce Homo cinsinin 500 bin yıl öncesine kadar Afrika dışına çıkmadığı düşünülse de (kısa kronoloji) (Rightmire, 1998) yeni buluntular bu düşünceyi çürütüp daha uzun bir kronolojinin varlığını ortaya koydular (Gabunia ve ark., 2000; Vekua ve ark., 2002).

Afrika dışında bulunan en erken insan izlerine baktığımızda; Batı Asya’da (Gürcistan) 1,7 milyon, Avrupa’da 1,2 milyon (İspanya) ve Asya’da (Endonezya) 1,6-1,8 milyon yıl ile tarihlendirilen insan izlerini görmekteyiz (Swisher ve ark., 1994; Gabunia ve ark., 2000; Carbonell ve ark., 2008). Endonezya kalıntıları üzerinde tartışmalar olsa da Gürcistan’da ele geçirilen kalıntılar ve bunlara ait tarihler bize kesin olarak Homocinsine ait bireylerin 1,7 milyon yıl öncesinde Afrika dışına çıktığını gösteriyor. Bu ilkin göçleri Homocinsinin diğer türleri devam ettirerek değişik göç yolları üzerinden yeni yerleşim yerlerine doğru dağılımlar gerçekleştirdiler.

Gürcistan’da ele geçirilen kalıntılar, Homo cinsine ait bireylerin 1,7 milyon yıl öncesinde Afrika dışına çıktığını gösteriyor.

Anadolu’nun coğrafi konumu bu muhtemel göç yollarından birinde bulunuyor ve arkeolojik ve antropolojik kayıtların artması ile insanların göç yollarının açığa çıkarılması bakımından önemi her geçen gün artıyor. Kıtalar arası bir köprü vazifesine sahip olması itibarıyla Anadolu hem Homo cinsinin ilk göçlerinin hem de sonraki göçlerin aydınlatılması açısından çok önemli bir role sahiptir. İnsanoğlunun Afrika’dan çıkıp dünyaya yayılması Paleolitik dönem olarak adlandırılan bir evrede gerçekleşmiştir. Bu dönem, (yaklaşık 2,5 milyon yıl önce) ilk taş aletlerin yapıldığı zamandan başlayarak tarım ve yerleşik hayata geçişin meydana geldiği Neolitik dönem (yaklaşık 10-12 bin yıl önce) ile son bulan bir süreci kapsar.

Göç hareketleri için çok önemli olan bu dönemde insanlar Anadolu’da da izler bırakmışlardır. Türkiye Arkeolojik Yerleşimler Projesi’nin verilerine göre Anadolu’da 465 Paleolitik alan vardır (Detaylı bilgi için bkz. http://www.tayproject.org). Ancak bunların çoğu ya hiç araştırılmamış ya da çok kötü şartlarda kayıt altına alınmıştır. Bu alanlarda Paleolitik dönem insanlarına ait birçok maddi kalıntı öğesi bulunsa da insan fosili buluntusu çok azdır. Anadolu’da sadece 7 farklı alanda Paleolitik dönem insanlarına ait fosillere rastlanmıştır.

‘İnsan’ kavramı ve türleri

Bu alanlardan bahsetmeden önce “insan” kavramının bilimsel karşılığına kısaca değinmek gerekir. Bilimsel sınıflandırmada insan kavramının karşılığı cins boyutunda “Homo” olarak tanımlanmaktadır. Paleolitik dönem boyunca yaşamış tüm insan fosilleri bu kavram altında değerlendirilir. Ancak bu süre zarfında yaşamış olan tüm insanlar hem biyolojik hem de davranışsal düzeyde birçok farklılıklar gösterir. Bu farklılıklardan ötürü bu insan toplulukları tür düzeyinde farklı sınıflandırılmalara tabi tutulmuştur (Homo habilisHomo erectusHomo neanderthalensis ve Homo sapiens vs.). Tür tanımlamadaki tartışmalardan dolayı net olarak bir sayı veremesek de 7 ile 12 arasında bir tür sayısından söz etmek mümkündür. Tabii bu tahminin bilinen fosiller üzerinden yapıldığı ve her geçen gün yeni fosiller ile bu sayının artabileceğini de unutmamak gerekir. Bu türlerin hepsi “insan” olarak kabul edilmektedir. Günümüzde ise dünyada bilinen tek insan türü Homo sapiens olarak kalmıştır. Homo sapiens türünü tanımlamak için ise insan kavramı yerine “anatomik modern insan” kavramı kullanılır.

Resim  1: Anadolu’da fosil insan buluntusu veren alanlar.

Anadolu fosil kayıtlarına baktığımızda 7 farklı alandan insan fosili çıktığını görürüz (Bkz. Resim 1). Bu alanlarda 3 farklı insan türüne ait fosil kalıntıları görüyoruz; Homo erectusHomo neanderthalenesis ve Homo sapiens. Bu fosillerin bulunduğu yerlerden söz etmeden önce bu üç insan türüne ait kısaca bilgi vermek yararlı olacaktır.

Homo erectus, bilinen insan türleri içerisinde, yeryüzünde varlığını en uzun süre sürdürmüş insan türüdür. En eski örnekleri 1,9 milyon yıl öncesine giderken, son örnekleri günümüzden yaklaşık 200 bin yıl öncesine kadar yaşamıştır (bazı araştırıcılar 70 bin yıl öncesine tarihlendirilen bazı fosillerin de Homo erectus olarak sınıflandırılması gerektiğini düşünmektedir). Bu uzun süreli yaşamın yanında Homo erectus Afrika’dan ayrılıp dünyaya yayılım gösterdiği bilinen en eski insan türüdür. Asya’nın çeşitli bölgelerinde fosilleri bulunmakla beraber Avrupa’da varlığı tartışmalıdır.

Homo erectus türünün varlık gösterdiği zaman dilimine tarihlendirilen eski fosiller Avrupa’da da bulunsa da bu fosillerin hangi tür altında sınıflandırılacağı hâlâ tartışmalı bir konudur.

Dişi bir Homo erectus. John Gurche tarafından yapılmış bir rekonstrüksiyon.

Avrasya’nın en batısındaki Homo erectus fosili, aşağıda da değineceğimiz gibi, Anadolu’da bulunmuştur. Bu özelliklerin yanında Homo erectus, ateşi kullanması, önceleri kaya altı sığınakları, sonrasında ise mağaraları barınak olarak kullanabilmesi, uzun süre koşabilmesini sağlayacak fiziksel özelliklere sahip olması ve bu sayede avlanabilmesi ve ilkin taş aletlerin ötesinde çok daha karmaşık aletler yapabilmesi gibi özellikleri ile paleoantropologlar için çok önemli bir fosil tür olma konumundadır.

Anadolu’da fosil kalıntıları bulunan ikinci bir tür ise Homo neanderthalensis’tir. Bu tür fosil insanlar içinde en çok fosili bulunmuş tür olup en iyi çalışılmış fosil grubu olarak karşımıza çıkar. Morfolojik çalışmaların yanında iyi korunmuş bazı fosillerden DNA çıkarımı yapılabilmiş ve böylece bu türün genom haritası ortaya konmuştur.

Bu çalışmalar günümüzde Afrika dışında yaşayan insanların genomuna yüzde 1-4 arasında Neandertal geni katkısı olduğunu ortaya koymuştur (Green ve diğ., 2010). Bu bilgi de Neandertaller ile anatomik modern insanın Afrika dışında bir yerlerde melezleştiğini gösterir.

İlk olarak ne zaman görüldükleri tartışmalı olmakla beraber Neandertal özellikleri 600 bin yıla tarihlendirilen fosillerde karşımıza çıkmaya başlar. Ancak Neandertal özelliklerinin en belirgin olduğu fosiller 70 bin yıl öncesine, bilinen son Neandertaller ise 30 bin yıl öncesine tarihlendirilir. Nesillerinin neden tükendiği ile ilgili kesin bir yargı olmasa da genel kabul edilen görüş günümüzde yaşayan insanların da içinde bulunduğu insan türü olan Homo sapiens ile giriştiği yaşam mücadelesini kazanamamasıdır. Avrupa, Ortadoğu, Rusya, Batı Asya ve Sibirya’ya kadar geniş bir yayılım alanı gösterirler (Harvati, 2007; Krause ve diğ., 2007). Anatomik modern insana göre daha kısa boya ve uzuvlara sahip olmakla beraber gövdeleri daha geniş ve kütlevidir. Anatomik modern insana göre daha büyük beyin hacimlerine sahiptirler. Ancak daha büyük beynin daha zeki olmak anlamına gelmediğini de belirtmek gerekir. Yakın zamana kadar Neandertallerin gelişmiş zihinsel özelliklere sahip olmayan çok ilkel bir yaşam tarzına sahip insanlar olduğu düşünülse de son zamanlarda yapılan çalışmalar Neandertallerin düşünülenden daha zeki bir insan türü olduğunu ortaya koymaktadır. Son dönem çalışmaları Neandertallerin yaşadıkları mağaraları sistemli bir şekilde düzenlediklerini ve kendilerine organize bir yaşam alanı oluşturduklarını, süs eşyaları yapıp kullandıklarını, bir flüt yaparak müzik yaptıklarını, kadın ve erkekleri arasında işbölümü olduğunu ve ölü gömme ayinleri yaptıklarını gözteren sonuçları ortaya koyuyor.

Paleolitik dönemde Anadolu’da yaşamış son insan türü ise, günümüzde de yaşayan insanlar ile aynı türe ait olan Homo sapiens yani anatomik modern insandır. En eski fosil örneği Etiyopya’nın Herto bölgesinde bulunan ve 160.000 yıl öncesine tarihlendirilen bir kafatasıdır (White ve diğ., 2003). Yine Etiyopya’nın başka bir bölgesi olan Omo nehri çevresinde bulunan başka bir kafatası çok eski bir Homo sapiens örneği olmakla beraber, bu kafatası yüzeyde bulunduğu için tarihlendirilmesi kesin değildir. Genetik çalışmalar da anatomik modern insanın kökeninin yaklaşık 200 bin yıl öncesinde Afrika’da ortaya çıktığını ortaya koymaktadır (Cann ve diğ., 1987). Yaklaşık 100 bin yıl önce Afrika’dan çıkan Homo sapiens, tüm dünyaya yayılmış ve yerel türler ile girdiği mücadeleden galip çıkarak günümüzde dünya üzerinde yaşadığı bilinen tek insan türü olma konumuna gelmiştir. 70 bin yıl önce Asya, 40 bin yıl önce Avrupa ile Avustralya ve en sonunda tarihi çok tartışmalı olmakla beraber yaklaşık 15 bin yıl önce de Amerika kıtasına yayılmışlardır. Bu yayılımda Anadolu ö- nemli bir yer tutmaktadır. Özellikle Akdeniz kıyısından fosil Homo sapiens kalıntıları bulunmuştur. Sahip olduğu biyolojik özelliklerin yanında, çok gelişmiş zihinsel özellikleri sayesinde zorlu iklim şartlarından, beraber yaşadığı diğer insan türlerinin aksine, başarı ile çıkarak günümüzde dünyada yaşayan tek insan türü olma konumuna ulaşmışlardır. Yine bu geliş- miş zihinsel özellikler anatomik modern insanı dünyada egemen canlı haline getirmiştir.

Resim 2) Kocabaş Homo erectus kafatası kubbesi (Fotoğraf: A. İ. Aytek).

Anadolu’da bulunmuş olan fosiller Anadolu’da bulunan insan fosillerini kronolojik olarak incelediğimizde en eski fosil örneğinin Denizli’de bulunan bir Homo erectus fosili olduğunu görürüz. Anadolu’da Homo erectus türüne ait tek fosil kanıt Denizli ilinde 2002 yılında Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Cihat Alçiçek tarafından keşfedilen kafatası parçalarından ibarettir (Bkz. Resim 2). Traverten ocaklarında bulunan bu fosil kafatası kubbesi üzerinde yapılan çalışmalar fosilin Homo erectus olarak sınıflandırılması gerektiğini ortaya koymuştur (Kappelman ve diğ., 2008; Vialet ve diğ., 2014; Aytek & Harvati, 2016). Fosilin bulunduğu seviye için yapılan tarihlendirme çalışması ise fosilin yaşının en az 1,2 milyon yıl olduğunu gösterir (Lebatard ve diğ. 2014; Khatib ve diğ., 2014). Bölgede yapılan çalışmalar bölgenin gölsel bir alan olduğunu (Alçiçek ve diğ., 2016) ve Homo erectus ile beraber at, sığır, geyik, gergedan, bizon, mamut ve kaplumbağa gibi hayvanların da bölgede yaşamış olduğunu göstermektedir (Lebatard ve diğ. 2014; Boulbes ve diğ., 2014). Anadolu’da bulunan ilk örnek olmasının ötesinde, Avrasya’nın en batısındaki fosil örneği olması açısından da Homo erectus yayılımı için önemli bir örnek konumundadır.

Neandertallerin yaşantısını tasvir eden bir çizim.

Homo neanderthalensis türüne ait en önemli örnekler Antalya’nın 30 km kuzeybatısında yer alan Karain mağarasında bulunmuştur. Sistemli bir şekilde kazılan bu mağara, Alt Paleolitik dönemde, Roma dönemine kadar çok uzun bir süre boyunca insan grupları tarafından mesken edinilmiştir. En az 400 bin yıl önce kullanılmaya başlanılan mağarada Neandertallere ait ilk kalıntılar 1949 yılında Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından bulundu. Bir tane diş ve bir tane diş kökünden oluşan bu kalıntılar Prof. Dr. Muzaffer Şenyürek tarafından incelenen dişlerin morfolojisi ve ebatları Neandertallere benzerlik gösterdiği için bu dişlerin Anadolu’da bulunan ilk Neandertal kalıntıları olduğu iddia edildi (Şenyürek, 1949). 1986 yılında gerçekleştirilen kazıda bulunan üç adet dişi inceleyen Prof. Dr. Berna Alpagut’un raporuna göre dişlerden iki tanesi Neandertal özellikleri göstermektedir (Yalçınkaya, 1988). 1996 yılında yapılan kazılarda ise 200-250 bin yıl öncesi tarih aralığına tarihlendirilen katmanlarda parmak, kol, bacak ve alt çene kemikleri bulundu. Her ne kadar bu kemikler üzerinde detaylı bir çalışma henüz yayınlanmamış ise de kemiklerin bazı özellikleri, bu kemiklerin Neandertallere ait olabileceğini göstermektedir (Otte ve diğ., 1998). Yakın zamanda yapılan bir çalışmada ise bir üst bacak kemiği incelenerek Neandertal özellikleri tespit edildi (Chevalier ve diğ., 2015). Bu fosillerle beraber Neandertal kültürüne ait aletlerin de mağarada bulunması mağaranın Neandertaller tarafından uzunca bir süre kullanıldığını gösteriyor.

Neandertal varlığına ait diğer fosil örnekler ise Hatay’ın Samandağ bölgesindeki Mağracık köyünde bulunan Merdivenli mağarasından elde edilmiştir. 1956 yılında mağarada bir test kazısı gerçekleştiren Prof. Dr. Enver Bostancı tarafından bir diş ile 3 kemik parçasının bulunmasının arkasından sistemli bir kazı gerçekleştirildi ve üç diş daha bulundu. Dişler üzerinde yapılan çalışmalarla ilgili çok detaylı bilgi olmasa da dişlerin Neandertal özellikleri gösterdiği çalışmada ortaya kondu (Şenyürek ve Bostancı, 1956). Anatomik modern insana ait Paleolitik dönem fosillerine baktığımızda en önemli örneklerin Hatay’ın Samandağ bölgesindeki Üçağızlı mağarasından geldiğini görürüz. 1980’li yıllarda başlayan ve 1997 yılından itibaren Prof. Dr. Erksin Güleç tarafından kazıları gerçekleştirilen mağarada ilk yerleşim yaklaşık 40 bin yıl öncesine gider. Mağarada birçok arkeolojik materyal ve hayvan kemikleri bulunmasına rağmen insan kalıntıları çok daha azdır. 1989- 2012 yılları arasında mağarada bulunan 14 izole diş, bir çene parçası ve bir kafatası parçası üzerinde yapılan tarihlendirmeler bu fosillerin yaşlarının günümüzden 41 bin ila 29 bin yıl öncesine ait olduğunu ortaya koyuyor (Güleç ve diğ., 2008). Kalıntıların hepsi ile ilgili detaylı çalışma henüz yayınlanmamakla beraber, dişlerden 10 tanesi üzerinde yapılan ilkin çalışmalar dişlerin çoğunun Homo sapiens özellikleri gösterdiğini, ancak en az bir dişin Neandertal özelliklerine sahip olduğunu ortaya koymakta (Güleç ve diğ., 2007). Bu mağara, kazıların sistemli olması ve tarihlendirilmesinin iyi yapılması itibariyle Homo sapiens türüne ait fosil kanıtları barındıran diğer mağaralara göre daha önemli bir konumda bulunuyor.

Anatomik modern insan, Homo sapiens.

Anatomik modern insana ait Anadolu fosil kayıtlarının sonuncuları yine Hatay ilinde birbirlerine yaklaşık 300 metre mesafede bulunan Kanal ve İncili mağaralarından ele geçirilmiştir. Hatay ilinin Çevlik köyünde bulunan Kanal mağarasında 1969 yılında yapılan kazıda bulunan iki adet dişi inceleyen Prof. Dr. Enver Bostancı, dişlerin modern insan morfolojisini gösterdiğini belirleyerek Homo sapiens türüne ait olduğunu söylemektedir (Bostancı, 1971). İncili mağarasında ise yine Prof. Dr. Enver Bostancı tarafından yaklaşık 50 yaşlarında bir bireye ait olduğu düşünülen çene, kol, bacak, omur ve ayak kemikleri bulunmuş ve Bostancı tarafından Homo sapiens olarak sınıflandırılmıştır (Bostancı, 1973). Fosil insan kalıntısına rastlanan son alan ise Antalya’nın Beldibi bölgesinde bulunan bir kaya altı sığınağı olmuştur. 1959 yılında Prof. Dr. Enver Bostancı tarafından yapılan kazıda kafatası parçaları bulunmuş, sonraki yıl içerisinde gerçekleştirilen kazıda ise sağ ve sol üst bacak kemiğine ait kalıntılar elde edilmiştir. Kafatası kemiği parçaları çalışma yapılamayacak kadar az olduğundan, çalışmalar bacak kemikleri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Sol bacak kemiği Homo neanderthalensis ile Homo sapiens arasında bir konumda iken, sağ bacak kemiğine ait özellikler modern insanı işaret etmektedir (Bostancı, 1963).

Antalya’daki Karain mağarasında Neandertal insanına ait fosiller bulunmuştur.

Anadolu’da Paleolitik dönem insan varlığına ait fosil kalıntılar bunlarla sınırlı kalsa da Anadolu’nun birçok bölgesinde bulunan taş aletler, sadece bu bölgelerin değil Anadolu’nun birçok bölgesinin uzun yıllar boyunca birçok insan türüne ev sahipliği yaptığını gösterir. İnsan kalıntısının az olması, bu insanların Anadolu’da yaşamadığını değil, sadece Paleolitik döneme ait çalışma sayısının azlığını göstermektedir. Unutulmaması gereken şey; delilin yokluğunun, yokluğun delili olmadığıdır. Son yıllarda ivme kazanan Paleolitik dönem çalışmaları sonucunda, Anadolu’da yeni insan fosillerinin keşfi artacak ve Anadolu’nun insanlık tarihindeki yeri çok daha fazla ön plana çıkacaktır.

Dr. Ahmet İhsan Aytek

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Antropoloji Bölümü

Bilim ve Gelecek

KAYNAKLAR:

– Alçiçek, M.C. ve diğ., 2016. Homo erectus paleoenvironments in the early Pleistocene Denizli Basin, SW Anatolia, Conference: Colloque Q10. AFEQ CNFINQUA Paléoclimats et environnements quaternaires, quoi de neuf sous le soleil?, At Bordeaux.
– Aytek, A.İ & Harvati, K. 2016. The Human Fossil Record from Turkey. In K. Harvati & M. Roksandic (Eds.), Human Evolution in the Southern Balkans. Dordrecht, Springer.
– Bostancı, E. Y., 1963. Human fossil remains in Beldibi and Belbaşı rock shelters on the Mediterranean coast of Anatolia. Antropoloji, 1, 17–36.
– Bostancı, E. Y., 1971. Kanal Mağarası’nda LevalloiseMousterian Seviyede Keşfedilen Bir Üst Süt Canine ile Alt Aurignacien Seviyede Bulunan Bir Mandibulae Molar Hakkında İnceleme. Antropoloji, 5, 45–82.
– Bostancı, E. Y., 1973. Homo sapiens çevlikiensis in the Canal and Big caves of Çevlik near Samandağ of the province of Antakya on the Mediterranean coast of Anatolia. Antropoloji, 6, 29–56.
– Boulbes, N. ve diğ., 2014. Les grands mammifères du Villafranchien supérieur des travertins du Bassin de Denizli (Sud-Ouest Anatolie, Turquie). L’Anthropologie, 118(1), 44–73.
– Cann, R.L. ve diğ., 1987. Mitochondrial DNA and human evolution. Nature 325: 31-36.
– Carbonell, E. ve diğ., 2008. The first hominin of Europe. Nature 452, 465-470.
– Chevalier, T. ve diğ., 2015. The endostructural pattern of a Middle Pleistocene human femoral diaphysis from the Karain E site (Southern Anatolia, Turkey). American Journal of Physical Anthropology, 157, 648–658.
– Gabunia, L. ve diğ., 2000. Earliest Pleistocene cranial remains from Dmanisi, Republic of Georgia: taxonomy, geological setting, and age. Science 288, 1019-1025.
– Green, R.E. ve diğ., 2010. A Draft Sequence of the Neanderthal Genome. Science 328, 710-722.
– Güleç, E. ve diğ., 2007. Early Upper Paleolithic human dental remains from Üçağızlı Cave (Hatay, Turkey). American Journal Physical Anthropology, 132(S44), 122.
– Güleç, E. ve diğ., 2008. 2006-2007 Yılı Üçağızlı Mağarası Kazısı. 30. Kazı Sonuçları Toplantısı, Vol. 4, pp. 233–242.
– Harvati, K. 2007. Neanderthals and Their Contemporaries. In: W. Henke and I Tattersall (eds.), Handbook of Paleoanthrolopogy. Springer, 1717-1748.
– Kappelman, J. ve diğ., 2008. Brief communication: First Homo erectus from Turkey and implications for migrations into temperate Eurasia. American Journal of Physical Anthropology, 135 (1), 110–116.
– Khatib, S. ve diğ. 2014. Études stratigraphique, sédimentologique et paléomagnétique des travertins de Kocabaş, Bassin de Denizli, Anatolie, Turquie, contenant des restes fossiles quaternaires. L’anthropologie, 118 (1), 16-33.
– Krause, J. ve diğ., 2007. Neanderthals in central Asia and Siberia. Nature 449, 902-904.
– Lebatard, A.E. ve diğ., 2014. Dating the Homo erectus bearing travertine from Kocabaş¸ (Denizli, Turkey) at at least 1.1 Ma. Earth and Planetary Science Letters, 390, 8–18.
– Otte, M. ve diğ., 1998. Long-term technical evolution and human remains in the Anatolian Paleolithic. Journal of Human Evolution, 34, 413–431.
– Rightmire, G.P. 1998: Human Evolution in the Middle Pleistocene: The Role of Homo heidelbergensis. Evolutionary Anthropology Volume 6, Issue 6, 218–227.
– Swisher, C.C. III. ve diğ., 1994. Age of earliest known hominids in Java, Indonesia. Science 263, 1118-1121.
– Şenyürek, M., 1949. Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Karain Kazısında Bulunan İki Fosil Dişe Dair Kısa Ön Rapor. Belleten, 52, 833–837.
– Şenyürek, M. & Bostancı, E., 1956. The excavation of a cave near the village Mağracık in the Vilayet of the Hatay. Anatolia, 1, 81–83.
– Vekua, A. ve diğ., 2002. A new skull of early Homo from Dmanisi, Georgia. Science 297, 85-89.
– Vialet, A. ve diğ. 2014. La calotte crânienne d’Homo erectus archaïque de Kocabaş, Bassin de Denizli, Anatolie, Turquie (The archaic Homo erectus skullcap from Kocabaş, Denizli Basin, Anatolia, Turkey). L’anthropologie, 118, 74-107.
– White, T.D. ve diğ., 2003. Pleistocene Homo sapiens from Middle Awash, Ethiopia. Nature 423: 5-10.
– Yalçınkaya, I., 1988. 1986 Yılı Karain Kazıları. 9. Kazı Sonuçları Toplantısı, pp. 15–37.

 

 

One Comment Kendi yorumunu ekle

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s